Hoş geldin Sergen Yalçın!

Elbette bu yazdıklarım yine birilerinin hoşuna gitmeyecek. Bu kişiler yine farklı sesleri bastırmadaki üstün yeteneklerini sosyal medya hesaplarında ya da başka mecralarda gösterecekler. Ne diyelim benim onlar gibi dernek işlerim yok, menfaatlerim yok!

Neyse konumuza dönelim…

Abdullah Avcı ile sözleşme feshi sonrası Sergen Yalçın Beşiktaş’ta futbolun başına resmen geçti. Kendisine hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Kendinin başarılı olması Beşiktaş’lılığımız gereği tek temennimiz. Ancak bu işin duygusal tarafı. Birde mantık tarafı var..!

Sergen Yalçın ile Beşiktaş isminin yan yana gelme sebebi daha çok eski yönetim ile camiada bir kesimin hesaplaşmasından dolayı oldu. Özellikle taraftar üzerinden yapılan algı yöntemleri ile hesaplaşma Sergen Yalçın ismini öne çıkarttı. Bu gün bu el sıkışma bu hesaplaşmanın sonucudur. Bu el sıkışma uzun vadede ne kadar doğru hamle bunu zaman gösterecek. Elbette temennim başta da dediğim gibi doğru hamle olmasından yanadır.

Peki ya doğru hamle olmaz ve başarısızlık olursa…?

Bu durumda başarısızlığın ilk sorumlusu yaklaşık bir yıldır tribünde olsun, sosyal medyada olsun Sergen Yalçın’ı isteyen taraftar olacaktır. Ancak taraftar bu işten kolay sıyrılıp yelkenleri hemen başka limanlara yöneltebilir. Zira taraftara verilen sorumluluk anlayışının bir yaptırımı yoktur. Taraftar birinci derecede sorumlu olsa da en son sorumlu tutulan kesimdir.

Bu nedenle sorumlulukta ikinci sırada ve tepki, mevcut Beşiktaş yönetimine gelecektir. Bu noktadan sonra yönetimin sportif başarısızlıkta tek kaçış noktası “Ne yapalım bu futbolcuları biz almadık ki?” olabilir ki bunda da yine ara transfer döneminde “limit açıp transfer yapsaydınız” gibi eleştiriler gelecektir. İşin sonunda taraftarın limit-para vs anlamayacağı da açıktır.

Buna rağmen bu sene Sergen Yalçın isminden dolayı ve ligin artık Beşiktaş için bitmiş olmasından dolayı bu tepkiler bu sezonluk minimize edilebilir. Gelecek sezon ise yönetimin bahanesi kalmayacaktır.

Bu anlaşmada en rahat taraf ise Sergen Yalçın’dır. Zira Sergen Hoca “istenen” taraftır! İstenen taraf olunca “Beşiktaş taraftarı ve yönetimi talep etti bende geldim. Beşiktaş zor süreçten geçiyordu elimi taşın altına koydum” diyerek haklı bir bahanesi olacaktır. Kısaca Abdullah Avcı gibi başarılı olma zorunluluğu yoktur. Bu bahanesine rağmen Sergen Yalçın’ın işini en iyi şekilde yapacağına eminim.

Planlama ve iletişimde sınıfta kaldık!

Sergen Yalçın’la görüşmeye başlanılması ile taraftar önünde imza atılmasına kadar geçen süreçte Beşiktaş hem iletişimde hem planlamada sınıfta kaldı.

Sergen Yalçın’la anlaşılması ve ilk antrenmanın da Çarşamba 11:30’da yapılacağı medya mensupları tarafından kamuoyuna servis edildi. Çarşamba günü saatler 11:30’a yaklaşırken bir anda ilk antrenmanın öğleden sonraya alındığı yine basın tarafından açıklandı. Bu süreçte kimileri Abdullah Avcı’dan kaynaklı gecikme olduğunu iddia ederken kimileri de TFF’den cevap beklendiğini iddia etti!

Sergen Yalçın, ilk idmanı çıkarken Beşiktaş Kulübü İkinci Başkanı Adnan Dalgakıran, kendi sosyal medya hesabından bir anda taraftarları Vodafone Park’a davet etti. Beşiktaş’ın kendi resmi hesaplarından yapılmayan bu çağrı kurumsallık adına hiç hoş olmadı!

Adnan Dalgakıran’ın bu açıklaması sonrası basın üzerinden yine Vodafone Park’ta antrenmanlı imza töreni yapılacak haberleri servis edilmeye başlandı. İlerleyen saatlerde ise bu bilgide değiştirilerek antrenman iptal edildi ve sadece imza törenine çevrildi.

Tüm bunlar yaşanırken bir tek yöneticinin ortada olmaması ve bir demeç vermemesi de iletişimsizliğin doruk noktasıydı!

İmza töreninde ise tam bir kaos vardı. Tribünler Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi’yi dinlemedi! Bu büyük saygısızlıktı! Yine saha içerisinde tam bir keşmekeş yaşandı.

Beşiktaş Youtube kanalı imza törenini canlı verirken Beşiktaş kamerasının uzak kalmasına da ne denir bilemiyorum!

Hele hele Sergen Yalçın’ı platforma çıkartıp, teknik heyetini platforma çıkartmamak benim için büyük fiyaskoydu! Sergen Yalçın kadar teknik heyetinde o platformda yer alması gerekmez miydi? Elbette platformda teknik heyet yerine hakemler konusu olduğunda ortada görünmeyen yöneticiler en baş köşedeydi!

Son olarak Sergen Yalçın’a imza töreninde 21.183 kişi gelmişken bir tişört ve ya bir atkı çıkartıp satamamakta plansızlığın yine tavan noktalarından biriydi! Oysaki her fırsatta yönetim “parasızlıktan” dem vuruyordu. Geldikleri günden bu yana kaçırdıkları bu 3. Fırsat oldu. Bir daha da bu ortamı zor yakalarlar.

Neyse Sergen geldi dertler bitti!

Faik DOĞAN / GundemBesiktas.com