Bülent Yıldırım: Vicdanen çok rahatım!
Türkiye, yıllarca Doğan Babacan’ın 1974’te Dünya Kupası’nda maç yönetmesiyle avundu. Sonra 90’larda Ahmet Çakar’ın çıkışıyla avunduk. Ancak 2000’lerde ortaya çıkan bir jenerasyon, çıtayı çok daha yukarı çıkarttı. Cüneyt Çakır, Fırat Aydınus ve Bülent Yıldırım üçlüsü, adeta bir ekol oldular. Uluslararası ve yerel arenada çok sayıda maç yönettiler. İçlerinde en büyük kariyeri kuşkusuz Cüneyt Çakır yaptı. 2014 Dünya Kupası ve 2018 Dünya Kupası’nda düdük çaldı, 2015 Şampiyonlar Ligi finalini yönetti.
Bu üçlü yola ilk çıktıklarında en büyük beklenti Bülent Yıldırım’dandı. ODTÜ mezunu, iyi derecede İngilizce bilen, devlette müfettişlik yapan ve bu anlamda yüksek pozisyonlara gelmesi kuvvetli bir memurdu aynı zamanda.
Tüm bunlar bir yana Bülent Yıldırım, kariyerini noktalamasına daha bir sezon varken, düdüğünü asmak zorunda kaldı. Bunun da temel sebebi geçen sezon Türk Telekom Statyumu’nda 5 Mayıs’ta yönettiği Galatasaray-Beşiktaş derbisiydi. Şampiyonluk yolunda önemli bir viraj olan ve Galtasaray’ın 2-0 kazandığı derbide Yıldırım’ın Beşiktaş aleyhine verdiği ve akabinde golle sonuçlanan taç atışı, adeta sonu oldu. Zira, maçtan sonra Beşiktaş cephesi büyük tepki gösterdi. Ve bu sezon öncesi Merkez Hakem Kurulu kendisinden istifa ederek görevi bırakmasını istedi. O ise maçta hata yapmadığını beyan ederek, reddetti. Sonuçta Bülent Yıldırım, kendi rızası olmadığı halde hakemliği bırakmak zorunda kaldı.
Bülent Yıldırım, kariyerini etkileyen derbiye dair ilk kez konuştu. Yıldırım, Ajansspor Yotube kanalında Kenan Başaran ve Hüseyin Özkök ile uzun bir söyleşi yaptı.
Her türlü eleştiriye saygı duyduğunu belirten Bülent Yıldırım, herkesin kendi bulunduğu noktadan olaylara baktığını belirterek, yargıları skorun belirlediğinin altını çizdi.
İşte Bülent Yıldırım söyleşisinin çarpıcı bölümleri:
O meşhur fotoğrafın hikâyesini anlattı
Hocam, malum Galatasaray-Beşiktaş derbisine dair çok tartışma var. Üzerinden aylar geçse de verdiğiniz taç kararı konuşuluyor. Söz sizde…
Madem bu kadar talep var, o taç olayını aydınlatalım. Taç pozisyonunda ben topun kırıldığını gördüm. Çapraz bir şekilde bacaklarını açıp topa müdahale etmeye çalışıyordu Caner Erkin. Topun oradan kırıldığını gördüm. Çünkü topun pasa verildiği yere doğru hem havada hem yerden bir ivmelenme oldu. Tabiri caizse, en kötü ihtimalle sürtmüştü top. Dolayısıyla bir tarafa (Galatasaray) taç verdim. Topun kırıldığını hissettim. Benim o anki algım yok. Bir tereddütüm de yok. O kadar eminim ki ben şaşırdım, o kadar itiraza. Allah Allah. Verdim tacı bu tarafa. Hatta yardımcı hakemim de görmemişti. Yani benimle Allah arasındaydı. Yani bakın konuştuğumuz şey ne kadar trajikomik. Taç pozisyonunu konuşuyoruz. Neyse! Tacın yönünü gösterdim. O esnada birkaç arkadaş (Beşiktaşlı futbolcu) bana doğru yönlenip tacın kendileri atması konusunda herhalde kafalarında bir şey vardı ve yerlerini kaybetti. Yani net bir şekilde oyunda değiller ve konsantrasyon kaybı var. Bu da normal. Ev sahibi baskıyla başlamış, çıkamıyorsunuz, 3-4 pas yapamıyorsunuz. Yani evsahibinin iyi, misafirin kötü başladığı bir maç. O taç tartışmasından ötürü bir kaçı herhalde algılarını kaybettiler, hızlı bir atak iki pas, tık tık gol! Herkes üzerimde!
Beşiktaşlı futbolcular etrafını neden sardı?
Şimdi tartışma şu: Tacı kim atmalıydı? Ve o sahne. 7-8 oyuncu üzerime gelmiş, toplanmış. Bu sahne sosyal medyada sürekli paylaşılıyor. Bundan keyif alanlar varsa, canları sağ olsun. Şimdi VAR daha yeni gelmiş, kimse nasıl uygulandığını bilmiyor. Sonucu gol olmuş tartışmalı bir pozisyonda bütün futbolcuların bana itirazı ne biliyor musunuz?
‘Gidip izle şunu. Hocam niye bakmıyorsun, hocam niye bu pozisyonu izlemiyorsun? Hocam bak yanlış olabilir?’ Bütün tartışma bu! O fotoğraf esnasında oyuncu grubunun bana yapmaya çalıştığı baskı ‘Hocam lüften kadın şunu kontrol eder misin?’ Yani o veya bu da değil. Bir tek Loris Karius geldi bana dedi ki İngilizce ‘Ya merak ediyorum, niye kontrol etmiyorsun? ‘Bunların canlı şahidi de var. Çünkü hem maç ekibi dinliyor hem VAR hakemleri dinliyor, bütün kayıtlar ortada.
Dedim ki ‘Loris, tartışmalı taç pozisyonu VAR protokolüne göre incelenemez. Elimde olsa ben de gidip incelemek istiyorum. Ama oraya gitmem demek VAR protorolüne aykırı bir tavır öğretmem demek. Ben oraya giyedemem’ dedim. Loris Karius da ‘Ama bu şu anda Türkiye’nin en önemli maçı yok mu bunun bir yolu?’ ‘Loris benim bunu gidip izleme şansım yok’ dedi.
“Hakem protokole karşı hareket edemez”
Hakem protokole karşı hareket edemez. Bunu söyledim Karius anlayış gösterip gitti. Birkaç futbolcu duruyor. Ben gidip izlemeyince iyice sinirlendiler. Anlatmama rağmen, işte Burak Yılmaz yaşıyor. ‘Ya Burakcığım benim gidip izleme yetkim yok, sahada onu öyle gördüm. Kontrol etme şansım yok’ dedim. Bu arada sinirlendi Adem Ljajic, topu 4. hakeme doğru vurdu. 4. hakem uyardı, Ljajic sarı kart gördü. Ondan sonra oyunu bir türlü başlatamıyoruz. Gökhan Gönül, ‘Gitmiyorsan başlamıyoruz’ diyor. ‘Oynamıyorum’ gibisinden topa vurdu. Bir sarı kart da o gördü. 2’ye 5’ti sarı kartlar. Bunun 2’si sırf taç tartışmasından oldu. Geriye dönüp baktığımda samimiyetle şunu söylüyorum: Luyindama-Atiba pozisyonu var. Maçtan sonra baktığımda Luyindama’ya sarı kart göstermem gerekiyormuş. Atlamışım. Her derbide olabilecek bir şey bu. Bir çarpışma pozisyonu var. Marcao’nun burnundan kan gelince Lens’in el kolla sert vurduğunu sandım. Maçtan sonra bakınca bu çarpışmaymış. Sarı kartı vermemem gerekiyormuş. İki sarı kart hatası, o kadar. Maçta siyah beyaz hata yok.
Kendime kızdığım tek şey…
Necip tabanla geliyor. Temassız gelişine faulü çalıyorum. Atmosferden ötürü anında çaldığım düdük duyulmuyor. Taa 4-5 saniye sonra, top Galatasaray ceza sahasına gidiyor, kameraman ondan sonra fark edip dönüyor. Ekrandan izleyenler ‘Bak atağa çıkıyorduk, atağımızı kesti’ diyor. 4 saniye önce verdiğim faulden kimsenin haberi yok! Vicdanen de kalben de gerçekten çok müsterihim. O gün daha iyi olan takım maçı kazandı. Kendime kızdığım tek şey şu: Maçı sıfır hatayla bitirmek için bilinçaltımda o kadar uğraştım ki belki de beni kitledi o. Daha durgun bir görüntü yarattı. Aşırı motive olmuştum, sıfır hata yapmak için. O maç 0-2 olsaydı bu defa da diğer takım aynı tepkileri gösterecekti. Mutlaka birşey bulacaklardı. Bu böyle, sonuca göre hareket ediliyor.
(Ajansspor)