Hesap lütfen
Kerem Eymür, GundemBesiktas.com okurları için yazdı.
Bana çok itici gelen bir kelimedir “Hesap” Hayatımızın her anında maddi ve manevi olarak, gerek isteyip, gerek vermekle yükümlü olduğumuz bir kelime. Bu yüzden hepimizin her konuda hesabını bilerek hareket etmesi, hesap sorulduğunda, hiçbir sıkıntı çekmeden ödeyebilmesi gerekir. Bilerek ya da bilmeyerek olsun, tüm hesapsız hareket ve harcamaların hesapları hep kabarık olur. Şayet o kabarık hesaplar altında kalır, bu hesapları ödeyemez ya da ödemek istemezseniz, sadece kendinize değil, etrafınıza ve bağlı bulunduğunuz yerlere de zarar verirsiniz. Bu hesapları sizin adınıza sorması için güvenip, göreve getirdiğiniz ve desteklediğiniz kişilerde bu hesapları sormaz ya da soramazlar ise, orada karmaşa baş gösterir. Bunun sonucunda da her kafadan bir ses çıkar.
Tıpkı şuan Beşiktaş’ta yaşadığımız gibi. Dünya futbol otoriteleri tarafından, dünyanın en etkili taraftar grupları arasında gösterilen, her konuda duyarlı ve bilinçli bir taraftar grubu olan Beşiktaş taraftarı Beşiktaş’ın şuan içinde bulunduğu durumu hiç hak etmiyor. Doğal olarak, her taraftar gibi Beşiktaş taraftarı da her yıl şampiyonluk ve başarı ister. Ancak Beşiktaş taraftarı diğer kulüp taraftarları gibi “Şampiyon olalım da, nasıl olursak olalım” şeklinde bir yaklaşım sergileyemez. Çünkü “Şerefinle oyna, hakkınla kazan” ilkesi Beşiktaş’ın değişmez ana yasasıdır. Beşiktaş’ı yönetenlerin de bu ilke ile hareket etmeleri, Beşiktaş’ı şereflerini ortaya koyarak yönetmeleri , Beşiktaş’ın menfaatleri doğrultusunda gerekirse hesap sormaya, gerektiğinde de hesap vermeye hazır olmaları gerekir. Beşiktaş taraftarı kalıcı ve uzun vadeli başarıların ancak böyle yönetim anlayışları ile kazanılacağını geçmiş dönemlerde ki tecrübesine dayanarak bilir.
Sn.Başkanımız Ahmet Nur Çebi’yi şahsen tanımam. Ancak babacan bir duruşu var. Beşiktaş’a hizmet için geldiği aşikar. Etraftan aldığım duyumlar da bunu destekler nitelikte. Sn.Başkan çok zor bir dönemde bu işe soyundu. Üstelik Başkan olduğu andan itibaren felaketler peşini bir türlü bırakmadı. Önce düşüp, kolunu kırdı, sonra Pandemiye yakalandı. Çok şükür şuan gayet iyi görünüyor. Kendileri bu musibetler ile uğraşırken, aynı zamanda “Hesap soracağım” Sloganı ile Başkan olduğu gerçeğini unutmadığını da bizlere gösterdi. Ancak Sn.Başkan ile taraftar arasında bir iletişim problemi oluştuğunu düşünüyorum. Zira Sn.Başkan, iyileştikten hemen sonra, söz verdiği üzere hesap sordu sormasına da, Kime ? Federasyon ve G.Saray’a. Niye ? Tam 33 sene önce olan, taraflı tarafsız herkesin malumu bir konu yüzünden. Sn. Başkan hesap soracağım derken, meğerse tüm hesapları kastetmiş. Beşiktaş’ın geçmiş te sorması gereken ya da sonuca bağlanamamış hesapları o kadar kabarık ki, şöyle hafızamı yokladım. Sn. Başkan 33 yıl öncesinden başladığına göre, günümüze gelmesi ve Sn.Fikret Orman döneminden hesap sorabilmesi için kaç yıl geçeceğini hesaplayamadım.
Sn.Başkan, Beşiktaş taraftarı geçmiş ile değil, şimdi ve yarınlarla ilgileniyor. Armamızda 7-8 hatta 10 yıldız olmuş, kimsenin umurunda değil. Bizim armamızda ki ay yıldız tüm yıldızlara bedeldir. Bildiğiniz gibi onu armasının içinde taşıma gururu ve şerefine layık tek kulübüz. Bu yüzden bu beyhude çabalar ile değerli vaktinizi harcamayın. Herkes durumumuzun ne halde olduğunu biliyor. Bu yüzden her basının karşısına geçtiğinizde, serzenişte bulunmayı da lütfen bırakın. Zaten Pandemiden dolayı problem yaşayan, tek sevinci Beşiktaş olan bu taraftarın ruhunu daha fazla karartmayın. Taraftar size güveniyor. Lütfen bu şekilde davranın ve taraftara şeffaf olun ki, her kafadan ses çıkmasın, siz ve Beşiktaş daha fazla yıpranmasın.
Hesapları 1987 den başlayarak değil, bugünden başlayarak soralım.
Biliyorum, itici gelecek ama, “HESAP LÜTFEN”
Kerem EYMÜR / GundemBesiktas.com
Kime hesap soracak kendisi yok muydu Fikret orman yönetiminde bize masal anlatmasın.
Seba’dan sonra gelen tüm yönetimler şaibelidir NOKTA
Seba’dan sonraki her yönetim şaibelidir NOKTA
dünyanın her yerinde mal beyanı diye bir şey vardır, denetim vardır, bizim başkanlar geldikleri ile gittikleri zaman arasındaki servet farkını açıklama gereği dahi duymazlar, zorunluluk olmasa dahi etik açıdan beyan etmeleri gerekirken bu durum uımurlarında bile olmaz, bazı aklı evveller de bal tutan parmağını yalar deyip çıkarlar işin içinden