Neticeye değil, haticeye bakmak
Kerem Eymür, GundemBesiktas.com okurları için yazdı.
Çoğunuz bu başlığa bakarak, “Kerem kardeşim başlığı yanlış atmışsın, doğrusu Haticeye değil, Neticeye bakmak olacak” dediğinizi duyar gibiyim. Başlığı bilerek attım. Ben bu yazımda yıllardır neticenin gölgesinde kalıp, suratına hiç bakılmayan, hali hatırı sorulmayan hatice ile ilgilenmek istedim. Aslında hatice, ne değil, nasıl sorusunun bir adı, bir sonuca nasıl gelindiğinin analizidir. Hatice, netice gibi günlük başarının değil, kalıcı başarının şifresidir. Haticenin gönlünü ne kadar hoş tutarsanız, onu anlamaya çalışıp, doğru okursanız, netice o kadar kalıcı ve güzel olur. Aksi taktirde netice, geceleyin ağır makyaj ile çirkinliklerini kapatıp, gözünüze güzel gelen bir kadına benzer. Sabah uykudan uyandığınızda, gerçeğin farkına varırsınız. Ancak iş işten geçmiş olur.
Kim tarafından söylendiği belli olmayan, atasözü olarak algılanan, küçüklüğümüzden beri dilimize pelesenk olmuş bu tip sözler, farkında olmadan bilinç altımıza işlenir ve bizleri gerçeklerden uzaklaştırarak, ileride hayal kırıklığı yaşamamıza neden olur.
Beşiktaş’ın ve Türk futbolunun şuan içinde bulunduğu durum, neticelerin güzelliğine kapılmadan,haticeleri iyi anlama durumu olmalıdır. Ülkemizde futbol ile yatıp, kalkan insanların çoğu için futbol, bir netice oyunu olarak algılanır. Bu yüzden taraftarlar, doğal olarak takımlarının aldıkları neticeler ile ilgilenir. Bu ilgi, pek çok takımın başkan ve yönetimine, oradan da teknik direktörüne ve tabi ki basınına sirayet eder. Alınan güzel neticeler sonunda, taraftar başkanına ve yönetime sahip çıkarak, onların egolarını okşar. Teknik direktörler de, o takımda biraz daha kalma adına, günü kurtaracak adımlar atarak, çabuk neticeye ulaşmak ister. Neticeye iyi makyaj yapmaya çalışarak, başkanın ve taraftarın gözüne güzel görünmesini sağlarlar. Makyaj akıp, gerçekler su yüzüne çıktığında, ya kendiliğinden gider, ya da kovulurlar. Yerine günü kurtarmak adına daha iyi makyaj yapan bir teknik adam gelir. Bu futbolumuzun genel olarak sistem bozukluğundan kaynaklanan bir durumudur.
Dünyanın çoğu yerinde takımları yöneten başkanlar ve yönetim kurulları, o ülkenin zengin iş adamlarından oluşur. Bu kişilerin çoğu futboldan gelmedikleri için, futbolu bilmezler. Zaten bilmeleri de beklenmez. Bunlar özel hayatlarında ki işlerinde başarıya ulaşmış, yönetim mekanizmasını çok iyi bilen kişilerdir. Bu nedenle takımlarını yönetecek bilgi birikimine sahip, planına ve programına inandıkları profesyonelleri takımlarının başına getirirler. Bu kişiler genelde arka planda durarak, bu profesyonellerin işlerine karışmazlar. Çünkü bu getirdikleri profesyonellerin muhtemel başarılarının kendi başarıları olduğunu çok iyi bilirler. Amaçları, her mikrofon uzatıldığında konuşup, kendi reklamlarını yapmak, ya da her başarılı bir neticeden sonra çıkıp, ben yaptım diyerek, taraftarın gözüne şirin gözükmek, kısacası egolarını tatmin etmek değildir. Bu kişiler, haticeyi iyi okuyup, analiz eden kişiler ile çalışmayı yeğler. Makyajsız güzel neticelerin yolunun, haticelerden geçtiğini çok iyi bilirler. İlk başta neticeler güzel olmayıp, taraftar ve basın üzerlerine gelse de, bildikleri yoldan şaşmadan yollarına devam ederler. Şansları yaver gidip, güzel neticeler aldıklarında, her şey çok güzel diyerek, haticeden vazgeçmezler. Bilakis bu şanslarını iyi kullanarak, kazanan takımlarında ki haticeleri görüp, gerekli müdahaleleri yapar ve bu güzel neticelerin kalıcı olmasını sağlarlar.
Haticeyi anlamak, onu iyi analiz etmek bir bilgi ve birikim işidir. Bu olguyu bildiğini var saydığımız, futbolu meslek olarak yapan, futboldan para kazanan futbol adamları ve yorumcuların görevi, bir taraftar gibi neticeler ile değil, haticeler ile ilgilenmek olmalıdır. Bu arkadaşların işi, taraftarlara şirin gözükmek adına, onların takımlarını olduğundan çok daha iyiymiş gibi gösterip, taraftarlar üzerinden pirim yapmak olmamalıdır. Haticeleri okuyup, anlamaktan aciz, neticelere göre maç bazında yorum yapan kişiler, Türk futbolunda kavga ve kaos yaratmaktan başka bir işe yaramaz. Taraftarları ve yönetimleri yanlış yönlendirerek, birbirlerine düşürmenin, çözüm önerileri getirmeksizin popülist yorumlarda bulunmanın, kimseye yararı olmaz. Türk Futbolunun geldiği nokta, bunu bizlere fazlasıyla gösteriyor.
Beşiktaş kulübünün değerli Başkanı Sn.Ahmet Nur Çebi ve değerli yönetim kurulunun, bir taraftar edasıyla hareket etmeyip, alınan güzel neticeler ile değil, haticeler ile ilgileneceklerine, ayaklarına gelen bu şansı iyi değerlendirip, kazanan takımlarında ki eksikleri Sergen Yalçın ile birlikte iyi analiz edeceklerine ve imkanlarını maksimum seviyede zorlayarak, Ocak ayı içerisinde Beşiktaş’a ihtiyacı olan pozisyonlara, kaliteli ve nokta transferleri vakit kaybetmeksizin yapacaklarına yürekten inanıyorum.
Bu vesile ile ikinci kez Covid 19 denilen illete yakalanan Sn.Başkan Ahmet Nur Çebi’ye acil şifalar diliyor ve geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.
Kerem EYMÜR