Pascal’ın kalbine giden yol Beşiktaş’tan geçer!

Belki de yaptıklarını uzun uzun konuşmaya değecek en aksiyonlu ve tutkulu futbolculardan biridir Pascal. Çoğu futbolcuda olduğu gibi onun hikayesinin de başrolü çocukluğu.

Genelde insanlar gördükleri kişinin olumsuz yönüne odaklanmayı seçer. Neden o kişinin o duygu içerisinde olduğunu ya da nasıl bu hale geldiğini pek merak etmezler. Oysa çeşitli duygularda olduğu gibi asiliğin de bir kaynağı, bir geçmişi vardır. İhtiyaçları vardır. Soğutulmayı bekleyen bu ateşin ihtiyacı da şefkattir.

İşte aykırı sevgili Pascal’ın hayat arşivi…

6 Ocak 1972’de dünyaya geldi Kamerun asıllı Fransız Pascal Oiver Nouma.
Futbol kariyeri 11 Temmuz 1989’da, 13 yaşındayken Paris Saint Germain’da başladı.
Futbola başlamadan önce Pascal’ın olmak istediği mesleği biliyor musunuz? Astronot olmak. Bunu istemiş çünkü yaşadığı çevreden kurtulmayı amaçlamış hep.
Neredeyse tüm arkadaşları daha ilkokulda ya hapishanelere girmiş ya da ölmüş. Tehlikeli bir ortamı varmış. Hatta öyle ki Pascal Nouma bu ortamı ‘’Cehennem gibi’’ tabiriyle ifade ediyor.
“Çocukken normal bir hayatınız varsa, ileride iyi bir insan olma ihtimaliniz yüksektir. Benim hayatım zordu, böyle çılgın biri oldum. Tüm oyunlarımı intikam alır gibi oynadım.” -Nouma

Pascal da bu cehennemden çıkmanın bir yolunu aramış ve bu çıkışı da futbolda bulmuş. Futbolun bu şekilde kurtarıcılık görevi üstlendiği birçok futbolcu var. Ricardo Quaresma gibi, Pascal gibi…
Peki Pascal’ın içindeki bu intikam duygusunun temel kaynağı ne?
O da dünya üzerinde ırkçılığa maruz kalan çoğu insan gibi daha küçük yaşlarda tatmış o çirkin kavramı. Ve tattığı günden beri içinde sönmeyi arzulayan bir intikam ateşi yanmış.
PSG kariyerinden sonra Lille ve Caen’de kiralık olarak futbol oynadı. Ardından 1994 yılında tekrar Paris’e döndü. Fakat her ne kadar başarılı olsa da umursamaz tavırları burada tutunmasını çok sağlamadı. 1996’da Strasbourg’a transferi gerçekleşti.
Merak etmeyin burada bulunduğu süre de çok kısa sürüyor. 1998’de Lens’e transfer oldu.
Pascal Nouma şimdiye kadar disiplinsizliğini belli eden bir oyuncu olmuştu. Gittiği her kulüp bu durumdan yakındı… Fakat Lens’te yapacağı hareket, Pascal’ın umursamazlığının en ileri seviyesinde ilk başlangıcı yer edinecekti.

UEFA Kupası’nda Vitesse’yi eledikleri maç sonrası, iç çamaşırıyla sahada dolaştı Pascal. O haliyle arşivlere kaydedilen görüntüler, onun hakkındaki algıları oluşturmaya yetmişti bile. Zaten kim olsa aynı düşünceye kapılmaz mıydı?

2000 yılında Beşiktaş’a transfer oldu. Acaba Pascal o zamanlar Beşiktaş’ın onun için bu kadar unutulmaz olabileceğini tahmin ediyor muydu? Bana sorarsanız hayır…
Nevio Scala’nın çalıştırdığı Beşiktaş’ta, hırsı ile ön plana çıkmıştı. Kendisini taraftara beğendirdi. Ama sadece yeteneği ile değil, benimseyişi ile de öyle…
Leeds United’la oynanan Şampiyonlar Ligi maçında, yıllar boyu hatırlanan -hatta o derece ki hatırlanması geleneğe dönüşmüş- meşhur bir sahne vardır. Pascal Nouma’nın, Beşiktaş oyuncuları ile tartışan Danny Mills’e yumruk attığı bir an. Hatırladınız değil mi…
Normalde başka takımlarda olsa eminiz ki daha ağır tepkilere maruz kalırdı Pascal. Fakat Beşiktaş taraftarı için adeta saha arkasında içlere su serpiş olmuştu o hareket. İlginç olan şu ya, Pascal dışında başka bir futbolcu olsaydı o hareketi yapan, Beşiktaş taraftarları çoktan ayaklanmıştı. Belli ki bir yerde farklı bir gönül bağı vardı.
Elbette bu yaptığı cezasız kalmadı. Tıpkı Gençlerbirliği maçında Thomas’a kafa atmasının da cezasız kalmadığı gibi. 3 maçtan 4 maça kadar varan men cezaları bırakmadı peşini.

Bu Eric Cantona misali hırçın halleri taraftarlar için sorun teşkil etmese de yönetimle arasının kötü olmasını engelleyemedi. 2001’de Türkiye’den ayrıldı ve Marsilya’ya gitti.
Marsilya’da üzücü bir olay yaşadı. Kanser oldu… Boyun kısmında bulunan bir kitle sebebiyle 6 ay kemoterapi geçirdi. Beşiktaş taraftarları iyileşme süreçlerinde hep destek oldular. Sonunda iyileşti de.
‘’Ben hiçbir zaman öleceğimi düşünmedim. Kanser olduğuma bile inanmadım ki… Bütün gün tedavi görüyor, akşam normal hayatıma devam ediyordum. Doktorlar futbolu bırakmamı söyledi. Ben de ‘Asla bırakmam, öleceksem İnönü’de ölürüm.’ dedim.” -Nouma

Beşiktaşlılar, Pascal’ın iyileşmesinin ardından, asi kartallarının Beşiktaş’a geri dönmesi için büyük bir baskı yaptı. Bu baskı sonrasında Marsilya’da Beşiktaş gibi bir ortamı bulamayan Pascal, evine büyük bir özlemle dönmüş oldu.
Mircea Lucescu ile gayet güzel bir ilişki halinde, Beşiktaş’a sayısız katkıda bulundu. Beşiktaş taraftarı ve Pascal arasındaki ilişki de git gide kuvvetlendi.
2003 yılında Pascal’ın dönüm noktası dedikleri fakat benim -Pascal’ın Beşiktaş ile bütünleşmesi- olarak nitelendirdiğim ‘’Tombala’’ olayı yaşandı. Fenerbahçe derbisinde attığı golden sonra elini şortuna sokarak yaşadığı gol sevinci çok tepki aldı. Şampiyonluk yolunda ilerleyen Beşiktaş, Pascal’ı bırakmak istemese de son maçlar kala baskılar yüzünden Pascal’ın sözleşmesini fesh etmek zorunda kaldı. Fakat Pascal Beşiktaş’a attığı imzayı sözleşmeye değil kalbine atmıştı… İşte ‘’Pascal’ın Beşiktaş ile bütünleşmesi’’ niteliği de bu olaydan sonra devreye girecekti.

Tombala olayından ötürü 7 ay futboldan men edildi. Ardından İskoçya Liginde birkaç yabancı kulüpte oynadı. İskoçya ligi onun için zayıf bir ligdi. Fakat artık o da yıpranmıştı…

Temmuz 2012’de Beşiktaş Kongre Üyesi oldu. Kendisini Beşiktaş’a adadı. Türkiye’deki yaşama o kadar uyum sağladı ki dizi, film, reklam ve programlarda bile yer aldı.

O, onu tamamlayacak olanı bekliyordu. İçindeki ateşi söndürecek şefkate ihtiyacı vardı. Beşiktaş’ta yakaladı o şefkati. Fransa’da doğdu Türkiye’de hayat buldu! Şu an Pascal Nouma’nın milyonlarca ailesi var. Sempatikliği, dürüstlüğü ve benimseyişi ile tüm Türkiye’nin kalbini kazandı. Tabii, tüm Türkiye’nin kalbini kazansa da değişmeyen bir nokta vardı, ebediyen daim olacak.
‘’Pascal’ın kalbine giden yol Beşiktaş’tan geçer…’’
İyi ki varsın Pascal Nouma!

Beyza Ceren KOÇ