Hem Ghezzal, hem Dele’nin yokluğu merkezdeki yaratıcılığı baltaladı
Hürriyet yazarı Uğur Meleke, Beşiktaş – Başakşehir karşılaşmasını değerlendirdi.
Süper Lig’deki takımları üç kategoriye ayırıyorum ben: Birinci kategoride yüksek bütçeleri, taraftar ve camia güçleriyle dört büyükler var. İkinci kategoride “Anadolu takımları” diye andığımız 14 mütevazı ekip. Üçüncü kategoride ise tek başına Başakşehir var. Zira Başakşehir, neredeyse dört büyükler kadar iyi futbolcuları transfer edebilecek imkanlara sahip. Bugün Traore’yi veya Mesut Özil’i 4 büyükler dışında transfer edebilecek, Serdar Gürler’i alıp kulübede oturtabilecek takım yok. Kadro kaliteleri dört büyüklerden çok aşağıda değil. Ancak ciddi bir tarihleri yok, taraftarları da. O yüzden de farklı bir kategorideler dört büyüklerden.
Dün Vodafone Park’ta oynanan maçın hikayesi beni şaşırtmadı. Başakşehir’in güçlü ve daha da önemlisi derin bir kadrosu var. Dün Deniz Türüç, Serdar Gürler, Okaka ve Aleksic’i sonradan oyuna soktular. Syzsz’i kullanmadılar bile. Başakşehir’in kulübesindeki bu oyuncuların hemen her biri dört büyüklerde kendilerine forma bulabilecek isimler. Bu kadar derin bir kadrosu olan Başakşehir’i bu sezon ligde bence kolay yenebilecek bir takım bence yok. Tüm büyük takımları deplasmana gittiklerinde de çok zorlayacakları kesin.
Dün Beşiktaş kötü oynamadı. Başakşehir kalesine 21 şut gönderdi. Rakip ceza alanında 39 kez topla buluştu. En az üç-dört tane de net pozisyonları vardı. Ancak Başakşehir’i yenmek için özellikle iki hususta hazırlıklı olmalısınız:
1) Başakşehir maçlara iyi başlamasa dahi, iyi bitiren bir takım. Hafta içinde Hearts’a karşı 67’den sonra 3 gol birden buldular. Alanya’ya 85’te, Antwerp’e 83’te, Breidablik’e ilk maçta 90’da, rövanşta 74 ve 84’te, Kasımpaşa’ya da 74 ve77’de birer gol attılar. Son bölümde özellikle kulübe katkısıyla sinekten yağ çıkarabilen bir takım Başakşehir.
2) Başakşehir ligin fiziksel olarak en iyi takımı. Maç başına ortalama 122 kilometre mesafe kat ettiler ve bu kategoride zirvedeler. Geriden pasla çıkarken farkında olmadan ön alan oyuncularınızı ziyadesiyle yoruyorlar. Ve sonra o yorgunluklarınızın faturasını iki devrenin sonunda kesebiliyorlar. Başakşehir’le karşılaşan her takımın taktiksel olarak bir tık daha farklı işler yapması gerekiyor bu yüzden. Dün ikinci devrede bütünüyle kapandılar ve buldukları tek şansı da iyi değerlendirdiler. Beşiktaş kalesine bu sezon gelen 13 şutun tam 7’si gol olmuş. Yani Beşiktaş kalecilerinin kurtardığı şut sayı, yedikleri gol sayısının altında. İlk 6 haftada iki genç kaleci Ersin ve Emre’nin de takımlarına ekstra yardımcı olacak işlere imza atamadıklarını not etmemiz gerek sanırım.
Dün Beşiktaş, Vodafone Park’ta iyi bir futbol ortaya koydu. Müsabakanın büyük bölümünde vitesi elinde tuttu. Özellikle ikinci yarıda topa da büyük bir üstünlükle sahip oldu. Ama hem Ghezzal, hem Dele’nin yokluğu merkezdeki yaratıcılığı baltaladı. Beşiktaş çok fazla kenar ortası yapmaya mahkum oldu. 90 dakikada tam 35 orta yaptı dün siyah-beyazlılar. Başakşehir de bu sezon Weghorst’u havada durdurabilen ilk takım olunca, kanat aksiyonları ilk 5 haftadaki kadar etkili gelişmedi siyah-beyazlıların.
Şunu da eklemek gerek: Weghorst bu sezon Beşiktaş’ın sadece en iyi hücumcusu değil, aynı zamanda en iyi orta saha oyuncusu. Dün onun ilk maçlara nispeten daha fazla markajda kalması, Beşiktaş’ın oyununu etkiledi derinden.
Uğur MELEKE/Hürriyet