Yarım kalan çok şey var
Akşam gazetesi yazarı Alen Markaryan’ın yazısı.
Şenol Güneş Kasımpaşa karşılaşmasıyla son maçına çıktı Beşiktaş‘ta.
Serdal Adalı teşekkür paketi verdi, taraftar bağrına bastı, futbolcular kucaklayıp havaya attı…..
O bütün tribünlere üçlü çektirdi ve omuzlarda terk etti sahayı…
Kendisine canı gönülden teşekkür ederiz…
Lakin şampiyonluk kutlamalarında en yakınında olanların böylesine değişik ve anlamlı günde yanında olması gerekmez miydi Şenol Hoca’nın…
Neydi uzaklaştıran ve neydi bu soğukluk…
Ya yönetim cephesinden ya Şenol Hoca tarafından bundan sonra takıma gelecek hocalar ve yöneticilere de görüş ve bilgi alanı yaratması açısından bir açıklama yapılmalı diye düşünüyorum.
Aslında çokça kere anlatmak istedi Şenol Güneş, anlatamadı… Belki anlatan birileri çıkar. Belli ki anlatamadıklarına da gönül koymuştu bir dönem taraftar. Anlatılmayanlardan Beşiktaş zarar görüyordu zira…
Oydu aradaki mesafeler o da rahatsızdı…
Neyse…..
Takıldığım nokta tamamen ahde vefa… İnsan odaklı… Taraftar sonuna kadar görevini yapmıştır Şenol hocaya.. Fazlası vardır eksiği yoktur. Tamdır diyelim…. Ama yarım kalan çok şey var.!!!
Mizah böyle bir şey değil ki yav!!!
Galatasaray Spor Kulübü GS storelarda satılmak üzere ağlama yazısı ve emojisi olan tişörtler yaptırmış…
Güya rakiplerini kızdıracaklar.
İyi, iyi de mizah böyle bişey değil ki yav!!!
Yani espirinin ya da ironinin bir çizgisi ve aklı kışkırtan tarzı olmalı.
Pazarlama ve satış taktiği desen, Iıı-ıh .
Çocukların dünyasında bile yaşasam, standlarıma ve reyonlarıma bile giremez. Hem “Şampiyon olmuşsun camiana verdiğin mesaja bak” derler adama.
Bu işler algı işidir. Dayatmak istediğin tarz, vermek istediğin mesaja ait değilse ne yapsan hava…
İnsanların ve olayların akılda nasıl anılıyor olduğu toplumdaki hareketlerin bıraktığı ize bağlıdır.
Mesela bende bu sezona ait “ağlama” lafı Fatih Terimin bir maç sonu “taç”ı bahane ederek yediği gole sızlanmasını çağrıştırır… Ama toplumdaki algı Abdurrahim beyin Kadıköy’deki Fener maçı sonrası verdiği röportajdadır… “Başka takımı şampiyon yapacaklarsabiz oynamayalım.“ demiştir.
Yani kızdıracağız diye tişört yapmışsınız ama iyi güldürdünüz… Hayırlı işleriniz olsun…
VALLAHi PES YANi
Federasyon ve ona bağlı kurullar nezdinde bu sezon olan gariplikleri sıralamaya kalksak gazete vuruşlarına yetiştiremeyiz herhalde…
Bu sezonkiler diğer senelere açık ara yapar…
Yapmaya da hala devam ediyor…
Bakın şimdi, 1. Lig’den Süper Lig’e çıkma maçı var perşembe günü… Hatay’la Gazişehir G.Antep oynuyor…
İyi , ikisine de başarılar….
Peki maç nerede oynanacak?
İstanbul’da…
Haydaaaa.
Ne alaka diye soruyorsunuz değil mi?
Hakikaten ne alaka ya….
Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe takımlarının finallerini geçen sene olduğu gibi yöre halkının seyretmesi ve görmesi açısından Urfa ve benzeri illerimize vermenizi anlarız da kulüplerin parasızlıkla boğuştuğu şu ortamda Hatay’ı ve Antep’i İstanbul’a taşımanızı kusura bakmayın ama anlamakta zorluk çekiyorum…
Bu işin maliyetini hesapladınız mi hiç?
Her şey bir kenara, taraftar taşıyan otobüsler?
Taaa Güney Doğudan batıya?
Amacınız ne anlamadım…
Kayseri, Sivas hadi Ankara dururken?
Ne desem bilemedim…
Ya 2. Lig’den 1. Lig’e çıkma maçı…
Sakarya-Karagümrük?
O nerede?
Bursa’da iyi mi…
Yahu bu işlerden anlayan bir adam koysanıza oraya…
Sırf coğrafi konum mevzusu da değil ki..
Kulüp taraftarlarının birbirine olan husumetleri de gözardı edilmiş…
Pes yani….
Daha dolu, mesela 3. Lig’den 2. Lig’e çıkma maçı Nevşehir Ergene maçı..
Nerede?
Kocaeli’nde iyi mi…
Hadi Ergene’nin burnunun dibi.
E- Nevşehir?
Hani ortak nokta?
Ben bunları yazarken kendi kendime sordum.
Alen sen deli misin? diye…
Bir ben mi takılıyorum bu işlere
Mevzubahis kulüpler niye itiraz etmez?
Ne menem bir girdaptayız, hakikaten pes yani….
Alen MARKARYAN