Jorge Jesus topu, Valerien Ismael golü istiyor
Uğur Meleke, Hürriyet’teki yazısıyla Beşiktaş – Fenerbahçe derbisini analiz etti.
Futbolda mutlak bir doğru yok, başarıya gitmek için tek bir yol yok. Onlarca farklı yolla neticeye giden onlarca başarılı teknik adam var oyunun içinde. Belki Dünya’nın en fazla öykünülen ve en fazla taklit edilen teknik adamı Guardiola’yı, geçtiğimiz günlerde Ancelotti eleştirmişti mesela. Bin pas oyununun artık çağın gerisinde kaldığını ve direkt oyunla da kazanılabileceğini hatırlatmıştı Carlo Ancelotti. Sanırım bu akşam Vodafone Park’ta oynanacak derbi hakkında da en kısa yoldan söylenebilecek şey şu: Jesus’la Ismael’in yolları çok farklı. Ama amaçları aynı.
JESUS 90 DAKİKA BOYUNCA ÖNDE BASKI İSTİYOR ÇOĞUNLUKLA DA 8 KİŞİ İLE ÇILGIN BİR BASKIYA GİDİYOR
Jorge Jesus, Fenerbahçe’nin başında çıktığı 14 resmi maçta kolay tarif edilebilir, hatları çok keskin bir futbol anlayışı benimsedi. Jesus 90 dakika boyunca önde baskı istiyor. Sadece beş-altı ön alan oyuncusuyla değil, çoğunlukla bekleriyle, hatta bazen Szalai’nin de katıldığı sekiz kişilik bir kalabalıkla öne çılgın bir baskıya gidiyor sarı-lacivertliler. Topu kazanırlarsa, Alanya’ya karşı olduğu gibi kolay goller buluyorlar. Kazanamazlarsa savunma arkasında rakiplerinin değerlendirebileceği bir boşluk bırakıyorlar. Ki şimdiye kadar bu boşluğu Adana Demirspor ve Rennes’in değerlendirebildiklerini söyleyebiliriz.
VALERİEN ISMAEL’E GÖRE GOL İÇİN İLLA ÖREREK HÜCUM ŞART DEĞİL
Fenerbahçe topa %55,6 ile sahip oluyor, Beşiktaş’sa yalnızca %47,1 ile. Siyah-beyazlılar bu istatistikte ligde 19 takım içinde 14’üncü basamaktalar. Fenerbahçe her maçta ortalama 10 kez “on pas ve üstü pas serisi” yakalarken, Beşiktaş’ta bu sayı 5…
Valerien Ismael, futbolda gole gitmek için illa örerek hücum edilmenin gerekmediğini, direkt oyunun da ana plan olarak benimsenebileceğini düşünüyor.
Jesus’sa hemen her maçı 90 dakika boyunca domine etmek istiyor.
ISMAEL ÖZELLİKLE İÇ SAHADA COŞKULU BAŞLAYIP 2. YARI TEMPO DÜŞÜRÜYOR
Fransız Valerien Ismael’in takımının bir başka dikkat çekici özelliği de özellikle iç sahada maçlara çok coşkulu başlayıp, ikinci devrelerde vitesin dikkat çekici biçimde düşmesi.
Beşiktaş bu sezon ilk yarılarda rakiplerine 12-3 üstünlük sağlarken, ikinci devrelerde skor 4-7…
Özellikle Alanyaspor, Sivasspor ve İstanbulspor maçlarında ikinci yarılardaki oyun çok eleştirildi kamuoyu tarafından.
Fenerbahçe’nin iki devrede vitesi aşağı yukarı aynı standartta tuttuğu düşünülürse Ismael’in yine maça coşkulu başlayıp rakibini ilk 45’te alt etmeye çalışacağını tahmin edebiliriz.
GOL KRALLIĞININ ZİRVESİNDEKİ VALENCİA EN ÇOK ASİST YAPAN WEGHORST’A KARŞI
Şu anda Süper Lig’de gol+asist tablosunda ilk iki sırada Valencia ve Weghorst var. Özellikle Beşiktaş’ın Hollandalı golcüsünün, siyah-beyazlıların oyununda siyahla beyaz kadar fark yaratabildiğinin altını çizmek gerek. Weghorst bu sezon Beşiktaş’ın hem en iyi hücumcusu, hem de en iyi orta saha oyuncusu.
Zaten Beşiktaş’ın rakibi olan teknik adamlar Weghorst’un bu özelliğini fark ettikçe Hollandalı forvete ilk baskıyı orta alanda yapmaya başladılar ve etkinliğini bir miktar düşürmeye çalıştılar. Bu maçta da bütün medya Weghorst’la Gustavo eşleşmesine dikkat kesilmiş olsa da esas eşleşmenin Weghorst’la Crespo arasında olacağını düşünüyorum ben.
BEŞİKTAŞ’IN BU SEZONKİ EN BÜYÜK ZAAFİYETİ 2 GENÇ KALECİ ERSİN VE EMRE’NİN DÜŞÜK FORMU
Beşiktaş’ın bu sezonki en büyük zaafiyeti ise iki genç kalecisinin düşük formu. Siyah-beyazlıların kalesine gelen son 6 şutun tamamının gol olması, Ersin ve Emre’nin Eylül ayını tek bir kurtarış dahi yapmadan kapatmaları akıl almaz istatistikler. Bu noktada (uzun zamandır forma giymemiş olsa da) deneyimiyle fark yaratabilecek Mert’in tercih edilmemesi de bence bir başka tartışma konusu.