Ekstra önlem almak kendi futbolunu oynayamamak demektir
Hürriyet yazarı Fırat Aydınus’un derbi yazısı
Hocalar açısından bakıldığında olumsuz bir sonucun Şenol Güneş’ten ziyade Okan Buruk’un üstünde kara bulutlar dolaşmasına yol açacağı ama Beşiktaş’ın da mağlubiyet halinde puan olarak zirveden kopma tehlikesini hissedeceği bir maçtı.
Derbilerde hangi büyük takım kendi bazı özelliklerini unutur, rakibe göre oynamayı seçerse o maçta kendi kimliğinin dışına çıkmış olur.
Oyunculara ve mevkilere ekstra önlem almak asıl oynayacağın futbolu oynayamamak anlamına gelir.
İlk yarı bu anlayışla oynayan bir Beşiktaş vardı. Galatasaray, baskılı ve rakibi sahasında çıkarmayan bir anlayışla başladı oyuna.
Maçın başında bir ara baskıyı kıran Beşiktaş Kevin N’Koudu ile Galatasaray’ın sol kanadını defalarca yokladı.
YiNE iLK ŞUT GOL OLDU
İlk 15 dakikada birinci bölgede Beşiktaş’ın çıkarken üç top kaptırması ve bunların tehlikeye dönüşmesi ilginçti. Kanatlardan ortalarla Beşiktaş’ı zorlayan Galatasaray, Barış’ın akıl dolu kafa pası ve İcardi’nin vuruşuyla 1-0 öne geçti. Beşiktaş’ın kalesine gelen ilk şut yine gol oldu. Burada ilginç olan; bu orta yapıldığında ceza sahası içerisinde Beşiktaş’tan 2, Galatasaray’dan 3 oyuncu olmasıydı.
Sarı kırmızılıların baskılı oynadığı ilk yarı Beşiktaş, rakibinin boşalttığı açık alanlardan N’Koudu ile yararlanmak istedi. Zaten bunu yapabilecek tek oyuncu da N’Koudou idi.
CENK, İCARDİ’YE NAZİRE YAPTI
Beşiktaş’ta Cenk Tosun çok içerde kalınca Rosier’e gerektiği kadar yardım edemedi. Ama aynı Cenk attığı golle ne kadar tehlikeli olduğunu gösterdi. Gol vuruşu İcardi’ye nazire yaparcasınaydı.
İlk yarının Beşiktaş adına kötüsü Josef, iyisi Gedson Fernandes’ti. Galatasaray adına kötü Torreira, iyisi Mertens’ti.
Beşiktaş ikinci yarıda biraz daha ileriye dönük ve baskılı oynamaya başladığı anda tıpkı ilk yarıda Galatasaray’ın yaptığı gibi arkada boş alanlar bırakmaya başladı ve sarı kırmızılılar bu hatayı affetmeyip ikinci golü buldu.
OKAN BURUK RAHAT NEFES ALDI
Şuursuz ataklar yapan Beşiktaş karşısında 60. dakikadan sonra oyunun hakimiyeti Galatasaray’daydı. İstediği gibi oynadı ve oyuna yön verdi. Son 10 dakikada Beşiktaş’ın baskısıyla, normalde 2-3 farkla Galatasaray lehine bitecek maç 2-2 bitse Okan Buruk bu bölümde yaptığı defansif değişikliklerle takımın kendi sahasına gömülmesine sebep olduğu için epey eleştirilirdi. Son anlarında rulet oyununa dönen maçı kazanan Galatasaray oldu ve Buruk nefes aldı.
SARI KART HATASI YAPTI AMA OYUNA TEMPO KAZANDIRDI
Derbi için önce Atilla Karaoğlan’ı düşünen yapay zeka strateji hatası yaparak, geçen hafta Konya-Kasımpaşa maçına atadığı Karaoğlan’ın yerine Halil Umut Meler’i vermek zorunda kaldı. Açıkçası fazla da alternatifi yoktu ve yapay zeka iki tarafın da tepki verdiği hakemi atadı.
Sezon başında hakemlikten VAR hakemliğini kadrosuna geçmesi için baskı yapılan Alper Ulusoy’un tüm derbilerde VAR olarak görev alması ayrıca ilginç bir not. Şimdi gelelim derbi maçın dikkate değer pozisyonlarına…
BAZI FAULLERİ ES GEÇTİ
Maçın başında net 3 sarı kartı es geçen Meler, “Bugün erken kart göstermeyeceğim” sinyali verdi.
Ceza sahasındaki Nelsson-Gedson ve Nelsson-Weghorst mücadelelerinde penaltıyı gerektirecek durum yoktu.
Maçın en ilginç anı 31. dakikada Meler’in çaldığı düdük ve hakem atışı idi. Burada ‘Madem oyuncunun kafasına bir darbe gelmediğini vücut dili ile gösteriyorsun; o zaman düdüğünü neden çaldın’ diye sorarlar.
Verilmeyen sarı kartların ardından 42. dakikada Mertens’e verilen sarı kart doğru da olsa itiraz gördü. Ve bu dakikadan sonra ilk yarının sonuna kadar yapılan bazı net faulleri es geçti. İlk yarı itibariyle, gösterilmesi gereken 5-6 sarı karttan sadece 1 tanesi gösterildi.
İlk 45 dakikada gösterilmeyen kartlar ne kadar hatalıysa ikinci devrede çıkan kartlar bir o kadar doğruydu. Ama yine de ikinci yarıda da gösterilmeyen sarı kartlar vardı.
ŞANS FAKTÖRÜ YANINDAYDI
Halil Umut Meler bu maçta verilmesi gereken net sarı kartları atladı ama şansı yanındaydı. Kendisini zorlayacak spesifik pozisyon yaşanmadı.
Sonuç olarak Meler, faul ve sarı kart hataları yapmış olsa da, oynatma isteği ve oyunu kesmeme çabasıyla maçın tempo kazanmasına katkı sağladı.