Alperen Şengün: Beşiktaş’a transfer olduğumda bütün hayatımı değiştirdim!
Amerikan Basketbol Ligi (NBA) ekiplerinden Houston Rockets forması giyen ve başarılı bir performans ortaya koyan Alperen Şengün, gündeme dair açıklamalarda bulundu.
“Her şeyi sokakta yaptım diyebilirim”
– Giresun’la bağınızı forma numaranızdan da biliyoruz (Giresun’un plaka kodu: 28). Çocukluğunuzda sokakta basketbol oynar mıydınız?
Evet, sokakta büyüdüm zaten. Her şeyi sokakta yaptım diyebilirim, futbolu da sokakta oynadım, basketbolu da… Hayatı sokakta öğrendim açıkçası.
“Beşiktaş’a transfer olduğumda bütün hayatımı değiştirdim”
– Banvit, Bandırma derken Beşiktaş’ta kendinizi göstermeye devam ettiniz. Basketbol Süper Ligi’nde MVP (Most valuable player- En değerli oyuncu) oldunuz ve ardından NBA seçmelerinde seçildiniz. Genç yaşta bu kadar hızlı ilerlemenizin sırrı nedir?
Beşiktaş’a transfer olduğumda bütün hayatımı değiştirdim. Çünkü bunun benim için büyük bir fırsat olduğunu biliyordum. Ailemi yanıma aldım, yeme düzenimi ve tüm çalışma mentalitemi değiştirdim.
“Hayatım boyunca benden büyüklere karşı oynadım”
– Bazı basketbolculardan yaşça küçük olmanız, üzerinizde bir baskı hissettiriyor mu?
Hayır. Ben zaten hayatım boyunca benden büyüklere karşı oynadım. O yüzden üzerimde baskı olmuyor, hatta daha iyi odaklanıyorum oyunuma.
“Şutumu geliştirmem gerektiğini biliyorum”
– Top kontrolü, ayak hareketleri, oyun görüşünüz ve meşhur olan Şengün fake’lerine (rakibi aldatma) çok alıştık. Kendinizi geliştirmeniz gerektiğini düşündüğünüz alanlar neler?
Şutumu geliştirmem gerektiğini biliyorum, şutuma ve savunmama çalışıyorum. Ayak çabukluğuna da çalışıyorum. Onun dışında hep çalışıyoruz yani (gülüyor)…
“İlk geldiğim zaman İngilizcem gerçekten çok zorluyordu”
– Uzun zamandır Amerika’dasınız. Oranın kültürüne, yaşamına adapte olabildiniz mi?
İlk geldiğim zaman İngilizcem gerçekten çok zorluyordu beni ama yaşam olarak alıştım çünkü enerjik ve uyumlu bir insanım. İlk zamanlar maç takvimine uymak, 2-3 günde bir maç oynamak zor oldu. Çünkü Türkiye’de haftada bir ya da iki maç oynuyorduk. Ama zaman geçtikçe kondisyon ve mental olarak alıştım.
“Hayal bile edemiyordum buralara geleceğimi”
– Küçüklüğünüzde NBA sizin için ne ifade ediyordu? Kendinizi burada hayal ediyor muydunuz?
14-15 yaşıma kadar NBA gibi bir hayalim yoktu, düşünemezsiniz çünkü… Bütün sporları yapıyordum ama bir yerden sonra basketbola odaklanmaya başladım çünkü anladım ki hayatım bu olacak. Ama hayal bile edemiyordum buralara geleceğimi. Tabii şimdi geriye dönüp bakarsam çok büyük bir şey… Buradaki hayatı, organizasyonları görüyorsunuz, inanamıyorsunuz. Küçükken de bana ‘NBA’e gideceksin’ deseler, inanmazdım. Ama şu an buradayım.
“Hep benden iyileri seçiyordum ki gelişebileyim”
– Altyapıdayken NBA’de idol olarak gördüğünüz isimler vardı eminim. Şimdi siz başkalarının idolüsünüz. Altyapıdaki basketbolculara tavsiyeniz ne olur?
Bu benim için çok mutluluk verici. Benim hayatım basketboldu açıkçası. Gerçekten yaptığım başka hiçbir şey yoktu. Şartlar ne olursa olsun çalışmalarını tavsiye ediyorum, meydan okumalarını… Benim hayatım hep böyleydi. İdman bitiyordu, ben yine büyüklerle bire bir oynuyordum, maç yapıyorduk. Hep benden iyileri seçiyordum ki gelişebileyim…
– Maç öncesinde, sonrasında bir ritüeliniz var mı, olmazsa olmazınız nedir?
Açıkçası eskiden İstanbul ve Bandırma’dayken ritüelle yaşayan bir insandım. Her maç öncesi ne yapıyorsam harfiyen aynısını yapmaya çalışırdım. Ama artık çok umursamamaya çalışıyorum. Müzik dinliyorum, esnemelerimi yapıyorum. Şu an çok özel bir şeyim yok.
” Ben sert koçlarla büyüdüm”
– Türkiye’deki antrenörlerle NBA antrenörleri arasında bir fark var mı size göre? Eğer varsa bu farkları nasıl aştınız?
Bence Avrupa koçları daha zor, çünkü daha sert. Amerika’da koçlar daha çok oyuncuya bırakıyor her şeyi. O yüzden adaptasyon sürecim kolay oldu. Hatta bir boşluk bile yaşadım ilk geldiğimde. Ben sert koçlarla büyüdüm çünkü.
“Video oyunları oynuyorum kafamı dağıtmak için”
– Zorlukların üstesinden nasıl geliyorsunuz, motivasyon kaynağınız ne?
Açıkçası bazen gerçekten kötü maç oynadığımda oldukça gergin ve sinirli oluyorum kendime karşı. Video oyunları oynuyorum kafamı dağıtmak için. Çünkü video oyununda kızabiliyorsunuz içinizden (gülüyor).
“Stil danışmanım yok”
– Oyununuz kadar stiliniz de konuşuluyor, stil danışmanınız var mı?
Stil danışmanım yok, burada da soruyorlar. Çevremdekilerin fikirlerine çok güvenirim, onlara soruyorum. Ama stilistim yok, kendim alışveriş yapıyorum ve alışveriş yapmayı seviyorum. Çok stilistten mesaj alıyorum ama şu an hiçbirini kabul etmedim.
” Oyunum Jokic’inkine benziyor”
– 2 yıl üst üste MVP olan Nikola Jokic’e benzetildiniz. Onu örnek alıyor musunuz? Ona benzetilmek hoşunuza gidiyor mu?
Tabii ki benzetmeleri hoşuma gidiyor. Oyunum Jokic’inkine benziyor, bunu herkes söylüyor. İyi bir ilişkimiz var, maçlarda konuşuyoruz. Amerika’daki menajerlik şirketimiz aynı. Onunla oynamak her zaman zevk benim için.
“İstatistiklere çok bakıyorlar”
– Suns maçında double-double (istatistiki kategorilerin ikisinde çift haneli sayıya ulaşmak) 10 sayı, 16 ribaunt, 2 asist… Geçen günlerde de 200 asist 1000 sayı barajını aşan en genç pivot olarak NBA tarihine geçtiniz. Nasıl bir his bu?
Benim için güzel bir hatıra olacak, mutluyum. İstatistiklere çok bakıyorlar. Ayrıca sahada ne yaptığın, takıma ne kattığın da oldukça önemli.
“GOAT meselesi büyük bir şey”
– Geçen günlerde sosyal medyada paylaştığınız keçili fotoğraf ‘GOAT’ (greatest of all time/tüm zamanların en iyisi) olarak paylaşıldı. Olur mu dersiniz? Hakkınızdaki iyi-kötü eleştirileri okuyor musunuz?
Tabii ki okuyorum, hayatta iyiyi de kötüyü de kabullenmek lazım. Burada bir Türk çiftliği ve restoranı var. Her izin günümde gidiyorum, kahvaltı yapıyorum. Güzel zaman geçiriyorum hayvanlarla. Zaten 2 köpeğim var, hayvanları seviyorum. GOAT meselesi büyük bir şey (gülüyor). Espri olarak söylüyorlar bunu ama olduğum pozisyonda en iyilerden biri olmak için elimden geleni yapacağım. Buralara kadar gelme sebebim hırsım açıkçası. Hayatım boyunca savaştım basketbol sahasında, benden güçlü veya iyi oyuncu demedim, hep daha fazla savaşmaya hazır oldum. Bu benim ruhumda var, ailemde de öyle. Ailece savaşçı bir ruhumuz var.
– Türkiye’de inanılmaz bir hayran kitleniz var, Houston’da da öyle… Onlara buradan ne söylemek istersiniz?
Beni izlemeye devam edin, her gün kendimi geliştirmek için çalışıyorum. Türkiye’deki gençlerin de NBA’e gelebileceğini ve daha iyi işler yapabileceğini kanıtlamak istiyorum buradaki herkese. Umarım olur.
“Faul kararları biraz üzüyor beni”
– Zach Collins’in üzerinden yaptığınız smaça faul kararı geldi. Bu gibi durumlarda daha çok hırs mı yapıyorsunuz, yoksa modunuz mu düşüyor?
Faul kararları biraz üzüyor beni. Çok takmamak lazım ama ben takıyorum maçlarda biraz. Umarım bunun da üstesinden geleceğim ama hakemlere karşı yapacak bir şey yok elimizde.
Kısa kısa
– Takımda en iyi anlaştığınız kişi kim?
Eric Gordon.
– Türkiye’de en çok özlediğiniz şey nedir?
Yemekleri ve arkadaşlarımı çok özlüyorum.
– Vazgeçemediğiniz dizi ve film…
Dizi ‘Narcos’, Film ‘Harry Potter.’
– Vazgeçemediğiniz şarkı…
Ezhel’in şarkıları.
– Basketbolcu olmasaydınız…
Futbolcu olurdum.
– Yapmaktan en çok zevk aldığınız üç şey…
Basketbol oynamak, video oyunları oynamak, alışveriş yapmak.
Her geçen gün kendini geliştiriyor. Kimileri ‘GOAT’ (Greatest of all time/tüm zamanların en iyisi) olacak diyor, kimileriyse kendine özgü hareketlerinden bahsediyor. Alperen Şengün 12 yaşında Giresun’dan ayrılıp Banvit Basketbol Kulübü’nde başladı basketbol kariyerine. Ardından Bandırma’da oynadı. 2020’de Beşiktaş’ta kendini gösterdi. 2020-2021 yılının Basketbol Süper Ligi’nde, 20 yaşında sezonun en değerli oyuncusu seçildi ve bu unvanı alan en genç basketbolcu oldu.
2021’de Amerikan Basketbol Ligi (NBA) seçmelerinde ilk turda 16’ncı sıradan seçildi. Teksas takımı Houston Rockets’taki performansıyla sıkça adından söz ettirirken 1.000 sayı, 200 asist barajını geçen en genç pivot olarak NBA tarihine adını yazdırdı.
Kaynak: Hürriyet