Beşiktaş’ta olmazsa olmaz 5 değer
Akşam gazetesi yazarı Alen Markaryan’ın yazısı.
‘Beşiktaş’ta olmazsa olmaz 5 değer nedir?’ diye sordum veeeeee…. Aslında Kulüplerin mali yapısı, Transfer borsası, Futbolcuların ne yaptığıyla ilgili bir dayatmanın çıkmazları ve girdaplarındayız… Bizim uğraşmamızı istedikleri bu döngü… Önümüze koydukları sevimsiz tabloyla cebelleşmemizi istiyorlar Ve oraya yoğunlaştırıyorlar bizi. Halbuki dışarıda gürül gürül akan bir dünya var… Şairin dediği gibi Seviyoruz çıldırasıya aslında…
Hayalini kurduğun, İç dünyanda beslediğin, Ve şiar edindiğin doğrular vardır… Sıkı bir takım taraftarıysan da değerler ortaya çıkar… Biz kendi camiamızdan, kendi kulübümüzden bazı duyguları, Bazı yansımaları not ettik… Hangi değerler, nasıl Beşiktaş… 100’e yakın Beşiktaş taraftarından edindiğim Felsefi, ruhen Ve maneviyat dolu altın değerinde bilgileri sizinle paylaşacağım… Buyrun;
Orta yaşta bir kardeşimiz şöyle bir kelamda bulunmuş… “Semt takımı-Sadakat-Aidiyet üçlemesiyle, birbirini besleyen simbiyotik bir ilişki ve bunun başta tribüne yansıması şartıyla her alanda geçerli olması…” Yine aynı kişi, “Kulübün ta ilk kuruluşundan beri toplumun açık net samimi ve bir o kadar da gerçekçi bir aynası olma şartı… Amiyane tabirle, Neşeli Günler, Bizim Aile gibi filmlerin toplumda vücut bulmuş hali olmalıdır” diye de bitirmiş… Bu semt, stat, kulüp kültürünü ve aidiyetini ilk başta vermemin sebebi, Aşağı yukarı fikir beyan eden arkadaşların Yüzde yüzünün de aynı değerde birleşmiş olduğundandır… Semt-Fulya-Stad-Kulüp bileşeni doğru kullanıldığında mükemmele ulaşılmıştır ve bu tecrübeyle sabittir… Evet devam ediyoruz… Gençten bir kardeşim “Tribün” demiş… Gördüğüm kadarıyla, “Tribün” tek kelimeyle bir bütünü kaplamakta… İçinde maneviyatın ağa babasından tutun da, yozlaşan bazı kültürlerin analitik yansımaları var… Çarşı bütün dillerde. Ancak “ama” ile başlayan cümleler çoğunlukta. Lakin olmazsa olmaz değerler içinde başı çekmekte “tribün” ve Beşiktaş kapalısı… Sıkı Beşiktaşlı bir hanımefendi “Hayata karşı duruşu, Haklının, güçsüzün ya da ihtiyacı olanın yanında olması ve sesini bu konsepte duyurmaya çalışmasıdır” demiş ve devam edip, “Beşiktaş’ı anlatıyorsa eğer evladına bir baba, Hayatın kendisini ve iyi insan olman için gerekenleri söylüyordur sana” diye tamamlayıp “Aile mirası” diye madde koymuş… Böylelikle olmazsa olmazlar arasında çoğunluk yakaladığını gördüm bu değerin… Beşiktaş tarihi ve kuruluşu da olmazsa olmazlar arasında… Bir arkadaşım şöyle tanımlamış… “Serencebey’de kurulan ve ‘arabalılar’ denilen topluluğun kurduğu kulüpten, futbol takımını kuran Şeref Bey’e kadar. Çanakkale Savaşı’nda cepheye gidip komutana, ‘Biz 11 kişiyiz lakin arkamız daha var’ diye şiir yazan Kaptan Şair Kazım’a değin bir değerler manzumesi…” Tabii bir mahallede kurulup tüm dünyaya nam salan bir mücevher yaratmak başlı başına bir iş… Kimlerin emeği varsa alınlarından öpülesi… Bir kongre üyesi vatandaş ise “Bu 5 olmazsa olmazı 2’ye ayırmak şart, Camia olarak ayrı, futbol takımı olarak ayrı ele almak gerekiyor” dedi… Futbol takımı için sarf ettiği cümle ilgimi çekti… “Bizde oynayan çoğu oyuncunun yetenekleri ile centilmenliği maalesef ters orantılı. Bu sebeple bu oyuncuların maçlardaki beceriksizliğine ve kalitesizliğine nasıl bir reaksiyon göstermemiz gerektiğini çözemiyoruz…” Ve finalde diyor ki; Beşiktaş’ta oynamak için “ahlâklı olmak” yeterli kriter olmamalıdır, “Gerekli olmalıdır” sadece… Tabii burada, ahlâk-Hırs-Oyuncu karakteri öne çıkmakta… Şeref, sadakat ve siyah-beyaz renkler en baş köşeyi süslemekte… ‘Sevinmek için sevmedik’ kelamının arkasında duruyor çoğu arkadaşımız… Bu değer olgusunun da tüm camiaya aşılanması gerektiğine inanılıyor… Şimdi şöyle ufak bir ara geçişle finale yürümek istiyorum. Bunların ışığında bir kardeşimiz, “Geçmişe ait değerleri yok saymak, ‘Zaman değişti, bunlar geçerli değildir’ demek yıkımın başlangıcıdır” diyor. Ve “Yenilikleri görmemek ve yok saymak da yok olmanın başka bir yoludur” diye devam ediyor.
Mesela Beşiktaş’ın tek başına Türk Milli Takımı’nı temsil etmesi bence büyük bir değer yargısıdır. Sonra, Beşiktaş tribünlerinin 7 düvele nam salması, değerler zincirinin en büyük halkalarından biridir. Hatta logosu kurulduğundan bu yana sarı-kırmızı olan McDonald’s’ın Eski açıkta açıldığında ticari hayatına sırf bizim statta olmak şartıyla siyah-beyaz olarak devam etmesi değere verdiği saygının özüdür… Velhasılı, o yüzden değerlerimizin kalıcı olması, Sizin hayata bakış açınıza bağlıdır… Değer mi, değmez mi bilemem ama Değer verdiklerinizin değerini bilin ki değer bulasınız…. Unutmayın. Kendi yaşamına ve karakterine yerleşmemiş hiçbir değer kalıcı olmaz.
Alen MARKARYAN