Futbol asla sadece futbol değildir! (Paso Para, Paso Kupa; Passolig)
Gazeteci Celal Eren Çelik’in çarpıcı yazısı.
Takvim yaprakları Temmuz 2016’yı gösterdiğinde Türk futbolunu yakından ilgilendiren bir şirket satın alması gerçekleştiriliyor ve Katarlı BeIN Media Grup Digitürk’ü satın alıyordu…
Böylece Türkiye Süper Ligi’nin yayın hakkı da Katarlı medya devine geçerken,BeIN Sport 2016 yılında yeniden yapılan nakle yayın ihalesini de kazanarak Türkiye Süper Ligi’nin yayıncısı olmaya devam ediyordu…
BeIN Sports naklen yayın ihalesi kapsamında Türkiye’de futbola 2017 Hazirandan itibaren 500 milyon Dolar + KDV’lik bir yatırım yapıyordu… Peki kimdi bu BeIN Sports?
Şimdi efendim genelde BeIN Sports Katarlı Nasır Al-Khelaifi’nin sahibi olduğu bir medya grubu olarak bilinse de aslında durum biraz farklıdır…
BeIN Sports Katar Devleti’nin Spor alanındaki yatırımlarını devlet adına yöneten Qatar Sports Investments kurumuna ait bir yatırımdır… Ve Al-Khelaifi de işte Qatar Sports Investments kurumu tarafından BeIN Medya Grubu’nun başına “Atanmıştır”…Yani BeIn Sports aslında Katar Devleti’nin bir kuruluşudur…
Katar’da devletin bütçe fazlasını yeni alanlara yatırımlar yaparak değerlendirmek amacı ile kurulmuş olan Katar Yatırım Otoritesi’nin (QIA) ise bu “Yatırım Fonlarının” çatı kuruluşu olup Al-Khealifi Katar Yatırım Otoritesi kurumunda da yönetim kurulu üyeliği yapmaktadır…
Şimdi Katar Yatırım Otoritesi QIA’ya bir virgül koyalım burada…Ancak geri döneceğiz bir kenara not edin…
Şimdi sizlerle tarih yapraklarını 2007 yılının aralık ayına doğru çeviriyoruz… Türkiye’nin en büyük 2 medya grubundan bir tanesi olan SABAH-ATV grubu TMSF elinden ihale ile AKP’ye yakınlığı ile ve dönemin Başbakanı Berat Albayrak’ı CEO’su yapması ile tanınan Ahmet Çalık’a ait ÇALIK HOLDİNG’e 1.1 milyar dolara satılmıştı…
Çalık’ın bu parayı 2 kamu bankası olan Vakıfbank ve Halkbankası’ndan aldığı 375’er milyon dolarlık krediler ile ödemesi ise çok tartışılsa da 1.1 milyar doların 350 milyon dolarlık kısmını nereden bulduğu çok da tartışılmadı…
Oysa 2008 yılının Nisan ayında yani SABAH-ATV ihalesinin tamamlanmasından 4 ay sonra küçük bir haber ekonomi sayfalarına yansıyacak ancak üzerinde durulmayacak, hatta çok fazla konuşulmaması için adeta “görülmeyecek”, üzeri kapatılacaktı…
O haber, Çalık’ın ihale bedeli olan 1.1 milyar Dolar’ın geri kalan kısmını Katarlı bir şirketi medya grubuna %25 ortak ederek bulduğu şeklindeydi…
Bu Katarlı sermaye grubunun adı ise “Al Wasaeel International Media Co” idi… Kamuoyuna yapılan açıklamayı bizzat Ahmet Çalık yaparken, açıklamada ortaklık kurulan “Al Wasaeel International Medya CO” hakkında hiçbir detaya yer verilmemesi dikkat çekiyordu.
Herkes bu medya grubu kimin nesi diye merak ederken aradan kısa bir süre geçtiğinde Al Wasaeel International Media Co ile ilgili çok enteresan bir gelişme yaşandı.
İngiltere merkezli Citigate Deve Rogerson adlı halkla ilişkiler şirketinin Londra ofisinden medya mensuplarına kısa bir e-mail gönderildi…
Bu şirketin en önemli özelliği Katar Yatırım Fonu QIA’nın halkla ilişkiler şirketi olmasıydı.Şimdi “Ne alaka QIA ile Çalık’ın ortağı arasında” demeyin… Zira Citigate Deve Rogerson şirketinin Londra ofisinden yapılan açıklama ile çok kritik bir “düzeltme” yapılıyordu.
Medya mensuplarına gönderilen bilgilendirme mailinde Çalık Grubu’na ortak olan şirketin isminin aslında Lusail International Medya Company olduğu ve Arapça’dan Latin harflerine çeviri esnasında yapılan yanlışlık(!) sonucunda şirketin isminin Al Wasaeel International Media Coompany olarak çevrildiği belirtiliyordu.
Açıklamada şirketin doğru ismi olarak belirtilen Lusail International Medya Company şirketinin Katar Yatırım Otoritesi QIA’ya bağlı olarak, küresel ölçekte medya yatırımı yapmak amacı ile kurulan yeni bir şirket olduğu ve SABAH-ATV satın alması ile ilgili süreçte Turkuvaz Grubu’na yapılan yatırımın şirketin ilk yatırımı olduğu belirtiliyordu.
Yani küresel olarak halkla ilişkiler hizmeti veren ve Katar Yatırım Otoritesi gibi çok önemli müşterileri portföyünde bulunduran Citigate Deve Rogerson şirketi Arapça’dan Latince’ye bir şirketin ismini doğru düzgün çevirememiş (!) ve uzaktan yakından alakası olmayan başka bir şirket adını belirtmiş, onlar bunu yaparken Ahmet Çalık da ortak olduğu şirketin adını bilememiş ve yanlış isim belirttiği bir şirket ile %25 ortak olduğunu açıklamıştı (!)
İşin önemli kısmı kısmı ise bu duyuru ve “düzeltme” ile birlikte Çalık’ın Katar Yatırım Otoritesi’nin bir şirketi olan Lusail International Medya Company üzerinden direkt Katar Devleti ile ortak olduğu ortaya çıkmıştı.
Tabii bu haberin de üzeri kapatılacak,üzerinde hemen hiç konuşulmayacaktı… Şimdi tarih yapraklarını 2011 yılına sarıyoruz…
2011 yılında Ziraat Türkiye Kupası’na bir “finansör” pardon sponsor aranmaktadır… Aranan sponsor bulunmakta gecikmez…Katar ortaklı Çalık Holding’in SABAH-ATV grubu 2011 yılından itibaren Ziraat Türkiye Kupası’nın yayın haklarını alır.
Aslında bu yayın hakkı anlaşması Katar Yatırım Fonu için “Büyük hamlenin” ilk adımıdır ve Çalık Holding’e Lusail International Medya Company üzerinden ortak olan Katar Yatırım fonu QIA asıl büyük hedefine 2016 yılında Katar’ın küresel çaptaki spor yatırımlarını Katar Yatırım Otoritesi QIA ile birlikte yöneten Qatar Investmenst Sport’e (QIS) ait olan BeIN Medya Grubu’nun Türkiye Süper Ligi’nin yayın haklarını alması ile ulaşacaktır…
Katarlı devlet yatırım fonu ile birlikte medya ile birlikte milyar dolarlık futbol sektöründe de “dizayn edici” aktörlerden birisi konumuna gelen Çalık Holding 2013 yılının Temmuz ayında bir ilginç anlaşmaya daha imza atar…
Türkiye’deki spor kulüpleri ve Türkiye Kulüpler Vakfı tamamen devre bırakılarak Türkiye Futbol Federasyonu ile Çalık Holding’in Aktif Bank’ı arasında bir anlaşma imzalanır…
Türkiye Futbol Federasyonu ve AktifBank arasında imzalanan E-Bilet uygulamasıyla, 14 Nisan 2014 tarihinden itibaren her taraftar maçlara girmek için 2 lira ek ücret ödeyecektir.
Her izleyici bilet alabilmek için, taşeron olarak PTT şubelerini kullanan AktifBank’tan 15 lira ödeyerek taraftar kart almak zorunda kalacaktır…
Aralık 2013’te ise Çalık Holding Sabah-ATV Grubu’nu Kalyon İnşaat’a sattı… Herkes Çalık’ın artık futbol ile de ilgilenmeyeceğini düşünse de çok yanılıyordu…
Çalık yıllık 20 milyar TL’ye yakın bir rantın döndüğü bu büyük pastayı görmüş,tadını almıştı ve bu nedenle de bu pastadan vazgeçmeye de hiç niyeti yoktu.
İşte tam da bu nedenle Temmuz 2013’te yaptığı anlaşmaya yatırımını hiç kesmez ve bu anlaşma ile birlikte PASSOLİG doğar… PASSOLİG zamanla yıllık 20 milyar TL’lik büyük bir endüstri halini alan Türk futbolundaki rantın aslan payını alan kurumlardan bir tanesi halini alır…
İlk çıktığı dönemde yıllık kullanım bedeli 15 TL olan kart için 2019 yılı kullanım bedeli 41,5 TL olurken maçları tribünde izlemek isteyen herkesin bu kartı alması zorunlu hale getirilir.
Son veriler PASSOLİG uygulamasının yıllık gelirinin 180 milyon TL’ye ulaştığını gösterirken bu rakamın %53’lük kısmı ÇALIK HOLDİNG’e ait Aktif Bank’a akarken, geri kalan paradan TFF %10 oranındaki bölümü kendisine alıyor, son kalan %37’lik kısım ise kulüplere dağıtılıyor.
Yeni Şafak Gazetesi muhabiri Şuayip Alabay‘ın ”Passolig Vurgunu”başlıklı haberine göre, 2017 yılında 178 milyon lira net kar açıklayan Aktifbank’ın en büyük gelir kalemlerinin başında passolig kart geliri geliyor. Açıklanan son faaliyet raporuna göre bankanın 6,6 milyon müşterisinin 3,5 milyonu passolig karttan kaynaklanıyor.
Şimdi tabii PASSOLİG anlaşması ile “Ballı bir ranta” konan, SABAH-ATV’yi devlet bankası kredileri ile alan ÇALIK HOLDİNG’in bunları yapabilmesindeki kilit nokta ise “ALAYRAK” soyadı…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak bu ballı kaymaklı ihaleler alınırken Çalık Holding’in CEO’suydu…
Zaten Berat Albayrak’tan önce de Çalık Holding’te ağabey Serhat Albayrak Genel Müdür koltuğunda oturuyordu, SABAH-ATV ihalesinin alınmasından sonra Serhat Albayrak grubun başına geçmişti.
Yani velhaasılı kelam Ahmet Çalık “Gücündeki kerametin kendinden menkul olmadığını” ve gücü nereden aldığını çok iyi biliyordu. AKP ile hele hele Erdoğan ile yakınlık Çalık için hayati önem taşımaktaydı..
Çalık bu ballı kaymaklı ihaleleri alırken ve PASSOLİG gibi bir rant kapısı kendisi için icat edilirken 2011’de Fenerbahçe 3 Temmuz süreci içerisine giriyor, 2013’te yaşanan Gezi Gösterileri esnasında Beşiktaş Çarşı Grubu’nun desteği ile AKP karşısında konumlanıyordu.
Bu 2 büyük camia iktidara uzaklaşırken Galatasaray ise AKP ile ilişkilerini geliştiriyor devlet Galatasaray’a Telekom Arena’yı yapıyor, vergi indirimleri ard arda sağlanıyordu. Çalık “gerekeni” görmüştü ve “gerekeni” yapacaktı…
PASSOLİG Genel Müdürlüğü’ne Ceyhun Kazancı getirildi Ahmet Çalık tarafından… Damat Berat Bey’in tabiri ile bakın “Burası çok önemli”
Geçtiğimiz sezona gidiyoruz şimdi… Galatasaray sezona Igor Tudor yönetiminde başlamış ancak istenilen sonuçlar gelmeyince Tudor görevden alınmıştı.Yönetim ise yeni teknik direktör konusunda 2’ye ayrılmıştı…
Bir kısım yönetici Mircea Lucescu ile anlaşılmasını savunurken bir kesim ise teknik direktörlük görevine Fatih Terim’in getirilmesini savunmaktaydı…
Galatasaray yönetiminde Terim’in göreve getirilmesini en hareretli savunan isim ise Ural Aküzüm’dü…Hadi tam adı ile yazalım Hüseyin Ural Aküzüm…
Neticede Ural Aküzüm, yönetimde bir “Terim bloğu” oluşturmuş,başkanı da ikna ederek Terim’in Galatasaray’da birkez daha teknik patron olmasında büyük katkı sağlamıştır. İşte bu Hüseyin Ural Aküzüm büyük bir avukatlık firması olmasına rağmen başka ticari faaliyetler ile de ilgilenmektedir.
Bu alanlardan bir tanesi de faaliyet alanı “Tüm antrenör,teknik direktör ve sporcuların transfer,jübile ve reklam işlerinin takibi ve organizasyonunu yapmak” olan UAGROUP TURİZM YATIRIMLARI MÜMESSİLLİK İŞLETMECİLİK VE EĞİTİM TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’dir…
Yani Fatih Terim diye teknik direktör belirlenmesi noktasında hararetli savunuculuk yapan Ural Aküzüm bir diğer şirketi ile teknik direktör transferi ile uğraşmakta… Tesadüf tabii.. Ama bu şirketteki “ilginç tesadüfler” bununla sınırlı kalmıyor…
2 milyon TL sermayeli UAGROUP TURİZM YATIRIMLARI MÜMESSİLLİK İŞLETMECİLİK VE EĞİTİM TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin “eski ortakları” arasında dedik ya “ilginç” bir isim var: Ceyhun Kazancı…
Kimdir peki efendim bu Ceyhun Kazancı? Kendisi Ahmet Çalık tarafından PASSOLİG Genel Müdürü yapılan kişidir desek? Nasıl?
Bu arada Terim mi Lucescu mu tartışmaları sürerken BEYAZ TV ekranlarında yaptığı programlarda Ertem Şener’in canhıraş biçimde “Galatasaray’a Fatih Terim gelmeli” temalı ateşli konuşmalarına şahit oluyor Türk spor kamuoyu… Şimdi tabii biraz bakınca yine “ilginç tesadüflere” rastlıyoruz… Ertem Şener, EN EĞİTİM VE DANIŞMANLIK ANONİM ŞİRKETİ isimli bir firmanın eski ortağı…
“Şimdi ne varbunda, Terim ile ne alaka” demeyin hemen… Bu EN EĞİTİM VE DANIŞMANLIK ANONİM ŞİRKETİ’nin sahibi kim? Nihat Uğurlu…
Peki Nihat Uğurlu kimdir? Kendisi PASSOLİG’in “İletişim Direktrörü”olur desek… Kim getirmiş Uğurlu’yu bu göreve… “Terim Galatasaray’a gelsin” diye yönetimde tüm ağırlığını kullanan Ural Aküzüm’ün eski ortağı Ceyhun Kazancı…
Nasıl efendim güzel mi?
Bu arada PASSOLİG’in “İletişim Direktörü” Nihat Uğurlu’nun bir başka özelliği daha var… Uğurlu Dünyaca ünlü PSG takımının Türkiye’deki yetenekleri keşfetmek için kurduğu PSG Akademi Türkiye’ nin Türkiye Sorumlusu…
Peki PSG kimin? Ahmet Çalık’ın eski ortağı ligin yayıncısı kuruluşu da olan BeIN Spor’un da sahibi olan Katar Yatırım Fonu QIA’nın… Katar Yatırım Otoritesi QIA,PSG’ye başkan olarak Nasır Al-Khelaifi’yi atıyor… Al-Khalifi zaten QIA Ynetim Kurulu Üyesi… Al-Khalifi PSG adına bir akademi açınca başına Nihat Uğurlu’yu getiriyor…
Çalık da eki ortağı Katar Yatırım Fonu’nun PSG adına görev verdiği Nihat Uğurlu’yu PASSOLİG “İletişim Direktörü” görevine getiriyor…
Bu arada Galatasaraylı Nihat Uğurlu Arsenal’in dünyaca ünlü futbol akademisini olan Arsenal Soccer School’u da (Arsenal Futbol Okulu) 2016 yılında Türkiye temsilciliği alarak Türkiye’ye getiren isim…
Kimle beraber getiriyorlar dersiniz? Unıon Spor çatısı altında Ertem Şener ile ortak olarak! Hani EN EĞİTİM VE DANIŞMANLIK ANONİM ŞİRKETİ’ndeki eski ortağı Ertem Şener ile!
PASSOLİG’in en fazla karta sahip kulübü hangisi? Galatasaray… Peki efendim şimdi size bir soru… PASSOLİG “para basmaya devam etmesi” için ne gerek?
Tabii ki taraftarın maçlara gitmeye,yani bilet almaya devam etmesi gerek… Zira bilet almak için PASSOLİG üyeliği şart… Peki yarıştan erken kopan bir Galatasaray düşünün,şampiyon olamamış bir Galatasaray’ı… Ve ardı sıra gelecek PASSOLİG iptallerini düşünün…
Bu sadece sportif açıdan yanıtı verilecek bir soru değil… Zira herbir PASSOLİG kartı aynı zamanda Ahmet Çalık’ın Aktif Bank’ının “Banka Kartı” olma özelliği taşıyor… Aktif Bank’ın en büyük kalemi ayı zamanda banka kartı olan PASSOLİG kartlarından geliyor çünkü…
Yani yaşanacak PASSOLİG iptalleri ile Çalık 2 yönlü darbe yer… Çalık’ın eski ortağı BeIN Spor ise heyecansız bir ligde üyelik iptalleri ile karşı karıya kalır, zarar eder…
Peki bu tabloda PASSOLİG ve BeIN Spor tarafından bakılınca kilit unsur“taraftar” oluyorsa on binlerce taraftarı olup,binlerce PASSOLİG kartı sahibi,onbinlerce BeIN Spor üyeliği olan Galatasaray’ın şampiyonluğu mu yoksa taraftarı olmayan Başakşehir’in şampiyonluğu mu işe yarar?
Peki size desek ki Başakşehir uzun süredir BeIn Sport’un da bünyesinde bulunduğu Katar Yatırım Otoritesi QIA’nın “radarında”… Katarlılar’ın Başakşehir’i alma noktasında ciddi bir ilgisi var… Çinliler de devreye girdi ama Katar ilgisi daha ciddi…
O zaman bu sezon sonu tablosuna bakalım bir de… Galatasaray şampiyon olmuş… PASSOLİG’in ve BeIN Spor’un gelirlerine vurulması olası darbenin önüne geçilmiş…
Başakşehir son haftaya kadar şampiyonluk kovalamış,Şampiyonlar Ligi vizesi almış ve “marka değeri” artmış ve “rantabl bir yatırım” haline dönüşmüş… Şimdi yukarıda aktardığımız ilişkiler ağına bakın,“BU İŞTEN KİM KAR ETTİ?” sorusunu da kendinize sorarak kararınızı verin ve futbolun “asla sadece futbol olmadığı gerçeğini de” unutmayarak ve lige bir de bu gözle bakın…