Kaleci
Kerem Eymür, GundemBesktas.com okurları için yazdı.
Futbol’un kurallarından biri de “Kaleci gol yer” kuralıdır. Kalecinin gol yemesi değil nasıl yediği bizi ilgilendirir. Futbolun en zor mevkilerinden biridir. Belki de en zoru. O yüzden ülkemizde kaleciler için söylenen klişeleşmiş sözler vardır. “Kalecilik nankör meslektir, zaten deli olmasa kaleci olmazdı.” Ya da “ Kaleciler yalnız adamlardır.” gibi pek çokları söylenir. Küçükken mahallede futbol oynarken, kaleye hemen hemen kimse geçmek istemez. Kaleci olmak istiyorum dediğinizde “Deli misin? O kadar pozisyon varken bula bula kaleciliği mi buldun seçecek ?” deriz. Soruyorum sizce kaleciler için bu lafların kullanıldığı bir ülkede ne kadar çok gencimiz kaleci olmak ister ? Ya da ne kadar iyi kaleci yetişebilir? Bence çok az. Zaten yetişenler belli. Bir dönem herkes, bu yerli kaleci kıtlığını yabancı kalecilerin ülkemizde oynamasına bağlayıp, yabancı kaleci transferine yasak getirtmek bile istedi. Çünkü yabancı kalecilerden Türk kalecilere şans gelmiyordu. “Şans hazırlıkla, fırsatların köşe başında buluşmasıdır “ der bir Rus atasözü. O halde kaleciye (konumuz kaleci olduğundan ) şans verilmez, fırsat verilir. Şayet o kaleci hazırlıklı ise fırsatı şansa çevirir. Hiçbir yarışmacı takım sırf genç oyuncuya fırsat versin diye, 1. Kalecisini feda etmez. Ancak 1.kaleci ceza alırsa, ya da sakatlanırsa, 2.kaleciye, veya genç kaleciye fırsat doğar. Daha ilk maçta iyi oynarsa, kale onun olur. Oynayamazsa, o takımın kalecisi değil, emanetçisi olur. Genç kalecinin antrenmanlarda ya da hazırlık maçlarında göstereceği performans 1. kalecinin form durumu üzerinde de direk etkilidir. Arkasında çok iyi bir genç kalecinin beklediğini bilen 1, kaleci her maça kendini mental ve fiziksel olarak hazır tutmak zorunda kalır. Bu da takıma fayda sağlar. Kalecinin gelişim yeri alt yapıdır. Alt yapıda kaleciler sadece fiziksel anlamda değil, mental anlamda da hazırlanır. Baskı anındaki göstereceği reaksiyon, pozisyon bilgisi kendine güven durumu, algısı vs. her seferinde test edilmelidir. Gelişimi boyunca tüm alt yapı kategorilerinde çıktıkları yüzlerce maçla bunlar pekişmelidir. Şayet hala problemler devam ediyorsa, ya alt yapınızda, ya da çocukta problem vardır. O zamanda yönetim olarak önlemlerinizi alır, şayet hala problemler çözülmüyorsa, o zaman alt yapınıza hocalar ve oyuncular transfer ederek, bu sorunların üstesinden gelmeye çalışırsınız. Bu emek harcanması gereken uzun bir süreçtir. Her zamanda başarı garantisi de yoktur. Yarışmacı takımlar bu nedenle, kalecilerini bırakmak istemez. Çünkü iyi bir kaleci yetiştirmek de, bulmak da zordur.
Futbol kazanmak üzerine kurulu bir oyundur. Bu sadece maç kazanmak değildir. Oyuncuyu kazanmak, taraftarı kazanmak, karşı takım ve oyuncularının saygısını kazanmak gibi her şey bu olgunun içine dahildir.
Zannedersem kalemizde 4 maçtır genç Ersin oynuyor. Sizce Beşiktaş kalesini korumaya hazır mı? Kaleyi hangi 1.kaleciden hakkıyla aldı? Ersin’e fırsat mı verildi ? Yoksa hazırlıksız olduğu için şans mı yaratıldı? Çok yetenekli de olsa, mental bakımdan hazır olmayan, baskı karşısında eli ayağı titreyen bir adam büyük takım kalecisi olamaz. Parası olsun yada olmasın, Beşiktaş gibi hiçbir yarışmacı takım, Ersin gelişecek diye, maç kaybetmeye ve onun getirisi olan maddi kayıpları yaşamaya tahammül edemez. Üstelik bunlar, seyircisiz maçlarda meydana geliyor. Düşünün bir de Beşiktaş seyircisinin karşısına çıktığını. Vay halimize. Herkes Kaleci ya da futbolcu olamaz. Olsa bile iyisi olamaz. Ben Ersin’e değil, ya tutarsa diyen yönetime suç buluyorum. Ligin bitmesine sadece 7-8 maç kalmışken, Üstelik Trabzon’a Avrupa kupalarına katılım yasağı gelmişken, 3. Olup, Şampiyonlar Ligi Ön elemesine katılma şansın varken, ya da en kötü 4.olup, Avrupa Ligine direk guruplardan katılacakken, siz 1.kalecinizi 7-8 hafta daha kalmaya ikna etmiyorsunuz, edemiyorsunuz, yada etmek istemiyorsunuz. Bırakın ikna etmeyi, nerdeyse gitti diye seviniyorsunuz. Kime güveniyorsunuz? Bir kaç kupa maçında oynattığınız Ersin’e ..
Oysa Karius inanılmaz toplar çıkararak, geçen sezon Burak ile beraber son ana kadar Beşiktaş’ı Şampiyonluk yarışının içinde tutmuştu. Mental olarak kendini iyi hissettiğinde neler yapabildiğine hepimiz şahittik. Liverpool Menajeri Jurgen Knopp’un “ Eğer Karius kötü kaleci ise, ben dünyanın en aptal adamıyım” sözü hala kulaklarımızda. Liverpool gibi bir takımın 1.kalecisi olmuş her ne kadar büyük talihsizlik yaşadıysa da, Şampiyonlar Ligi finaline kadar çıkmış , genç ve yetenekli kalecinizi, böyle bir durumda bırakıyorsunuz. Onun yedeği bile olmayan, Ersin’le 3.olmayı planlıyorsunuz. Ne diyebilirim ? Sözün bittiği yer bu olsa gerek. Ersin’in bu acemiliğinden dolayı, takım arkadaşlarının ona olan güvensizliği, takımın oyununa da negatif etki ediyor. Kayseri maçını alsaydık, büyük ihtimalle 3.olup, Şampiyonlar Ligi ön elemesine katılabilecektik. Henüz treni kaçırmadık tabi. Önümüzde Malatya ve Fener maçları var. Özellikle Fener maçında, Kasımpaşa maçında olduğu gibi şansımız yaver gidecek mi ? Zira bizim maçlarda karşı takım oyuncuları kaleyi gördün mü vuruyorlar? Önümüzde ki maçlarda Ersin’in üzerinde daha da büyük bir baskı oluşacak ve hata yapma potansiyeli daha da yükselecektir. Bu da takımın tedirginliğini arttırıp, zaten ağır olan savunma düzenimize direk etki edecektir. Bu şekilde 7-8 hafta dayanamayıp, gitmesine izin verip, kaybettiğiniz Karius ile birlikte hem Ersin’i, hem de muhtemel Şampiyonlar Ligi katılım şansını da kaybedersiniz. Bir taşla 3 kuş vurmak bu olsa gerek. Böylece hem Federasyondan, hem de Şampiyonlar Liginden gelecek ve kulübün kasasına girecek paraları da kaybetmiş olursunuz. Almak istediğiniz oyuncuların Şampiyonlar Liginde oynamanızdan dolayı, sizi tercih etmesini saymıyorum bile. Böyle küçük düşünerek, küçük hesaplar yaparak, Beşiktaş’ı daha da küçültürsünüz. Futbol da gelir elde etmek, doğru para harcamakla olur, hiç harcamamakla değil.
Dediğim gibi futbol kazanmak üzerine kurulu bir oyundur. Siz oyuncuları kaybeder, bazılarına dereyi geçene kadar dayı demezseniz, kısa ve uzun vade de daha fazla maddi, manevi sıkıntı çekersiniz . Tabi ipin ucunu da kaybetmezseniz.
Kerem EYMÜR / GundemBesiktas.com
Cordoba’dan beri maç alan kalecimiz olmadı, mevcut şartlarda da varsın olmasın, kaleciye gelene kadar başka öncelikler var
Bu parasızlıkta yabancı kaleciye verilecek paraya yazık günah
Yediğinden 1 fazlasını attığın sürece sorun yok, o yüzden öncelik diğer mevkilerde olmalı
Transfer falan istemez bizim takıma, kulübü zarara uğratan insanlardan hesap sorulmadıkça gerçekten gerek yok, bıktık usandık cebini dolduranlardan
Önceliğimiz dürüst ve şeffaf yönetim, bu sağlanmadıkça transfere falan gerek yok, çıksın U19 oynasın, bedelsiz alınan Vida’nın menejerine Euro 1,650m para ödemeyi taahhüt etmişiz, böyle bir dünya mı var
Seba’dan sonraki tüm yönetimler şaibelidir, Beşiktaş bağırsaklarını temizlemeden, kendi içinde hesaplaşmadan düzlüğe çıkamaz, o zamana kadar diğer tüm konular popülist yaklaşımlardır