Beşiktaş, 119 yıllık büyük bir çınar, köklü bir kurumdur… Rüzgar ya da kasırgalar nereden eserse essin fark etmez, taş gibidir, kimse onu yerinden sökemez. Kişiler gelip, geçicidir, Beşiktaş hep ayakta kalacaktır.
Bu kadar övgüden sonra gelelim asıl derdimize… Meslekte neredeyse yarım asıra yelken açtım, bu süreçte hep Beşiktaş’ın içindeydim… Bu oyunda ‘kadro dışı’ kalmak, asla sürpriz değildir, olamaz da… Sizleri biraz eskiye götürelim, derdimizi yaşanmış gerçeklerle daha iyi anlatırız sanırım…
Kartal’ın efsaneleri çoktur, klasman yaparsak, unuttuklarımıza ayıp ederiz… Öyle çok eskiye dönmenin anlamı yok. Metin Tekin, nam-ı diğer Sarı Fırtına, hiç unutmam teknik direktör Gordon Milne döneminde kadro dışı bırakıldı. Öyle ki Almanya kampına götürülmedi…
Feyyaz Uçar, yani ‘Kibar Feyzo’… Düşünün üç yıl üst üste Kartal’ın şampiyon olduğu yıllarda gol krallığını yaşamış bir fotoğraf…
Vazgeçilir mi?
Geçildi, geçildi, Kartal Yuvası’ndan uçup, başka renklere kırdı rotayı!
Lafı fazla eveleyip, gevelemeden dönelim günümüze şu Serdar Saatçı meselesine!
Kim haklı, kim suçlu, detayına girmem…
Neticede verilmiş bir karar var, gazeteci olarak , “Vayy nasıl kadro dışı bırakırsınız?” demek gibi bir lüksümüz de yok… Ancak bir iki kelam etmeden geçilecek bir konu da değil…
Yukarıda iki örnek isim var, öyle boş isimler değil, bir döneme damgasını vuran fotoğraflardan söz ediyoruz…
Yani, adınız sanınız ne olursa olsun, hiç kimse vazgeçilmez değildir!
Egosu yüksek kadroları yönetmek zordur, sadece teknik yanıyla bakmayacaksınız, bir de yöneticilik özelliğiniz olacak. Bu karara geniş açıdan bakmak en doğalıdır, kim haklı, kim suçlu bilemem, yargıç değilim ki kararı ben vereyim!
Serdar Saatçı’yı 72. dakikada oyuna alıyorsunuz, 11 dakika sonra hata yaptı veya yeterince mücadele etmiyor diye kenara çekiyorsunuz…
Bırak maç bitsin, soyunma odalarında alırsın karşına, eleştirilerini yaparsın, doğru yol budur… Çünkü adrenalini yüksek bir oyundan söz ediyoruz. Kaldı ki bu tip gerginlikler bu oyunun genlerinde yatıyor… Artı tepkilerin çoğunun oynama isteğiyle doğru orantılı olduğunu da yineleyelim, sadece madalyonun bir yüzüne bakarak ahkam kesmeyelim!
Bakın, Serdar Saatçı’yı yakınen tanımıyorum, ama daha 19 yaşında, henüz yolun başında… Genç adamın bu tip hatalar yapmasından doğal ne olabilir ki?
‘Doğal’ diyerek, ‘hoş görün’ anlamında söylemiyorum. Önemli olan Serdar Saatçı’yı kazanmak, yoksa biletini keser gönderirsiniz, bu işin en kolay tarafı!
İşin özeti, Serdar Saatçı, yetenekli ve geleceği olan bir stoper… Çıkacak, hocasıyla bir araya gelecek, ‘pardon’ kelimesi hafif kalır, özür dileyecek, tabii ki takım arkadaşları da dahil!
Kaldı ki herkes hata yapar, özür dilemek de bir erdemdir, genç kardeş.