Müdavim

Her kafadan bir nefes, hatta her klavyeden bir ses çıkmaya başladı bile… Daha maç bitmeden “Yönetim İstifa” sesleri yükseldi vodafone park tribünlerinden. Yetmedi, her 3 Beşiktaşlı klavyenin birinden “Şenol Güneş” ya da “Sergen Yalçın” dizeleri peşisıra dizildi sosyal soayal…

İşte tüm bunlara sebep, Ismael hocanın son 180 dakikada sergilediği performanstı. Hoca, topun hakimiyetinin rakipte olduğu her dakika ne kadar güzel ve keyifli bir oyun izlettiyse bize, topa hakim olduğu her geçen saniye, bir o kadar keyifsiz ve ligin geri kalanındaki Beşiktaş gibi oynadı. Kasımpaşa maçında Giresun maçından tek fark, Beşiktaş’ın oyun içinde zoraki 4’lüye dönmesiydi. Hoca’nın cv’si bize, 3-4-3’ten taviz vermeyen, oyun içinde hep aynı dakika aralığında oyuncu değiştiren bir referans verse de, dün akşam belki çaresizlikten, belki mecburiyetten sistem değişikliği yapmasına sebep oldu. Beşiktaş bir ara tıpkı Sergen Yalçın’ın son dönemi ve hatta Önder hocanın son maçları gibi kısır bir döngüye düştü.

Peki bu üretememenin, özellikle ilk 50 dakika tek bir organize atak yapamamanın altında yatan temel sebep ne?

Eğer 3’lü savunma ile oynuyorsanız, bir oyun felsefeniz varsa ve ondan ısrarcı olacağınızı beyan ediyorsanız, buna uygun bir oyuncu grubuyla, rakibe uygun saha içi geçişler ve oyun içi sekanslarda baskın bir karakter koymalısınız sahaya. Ancak, siz sahaya 2 kesici, 1 de nispeten diğer 2 stopere oranla ayağına biraz daha hakim bir stopele çıkıp, orta 4’lününün merkezini 2 defansif isimle kurgularsanız, otomatik olarak ÜRETEMEZSİNİZ. Beşiktaş Giresun maçında tam da bunu yaptı. Bu hafta ise, o bölgede konsol oyunlarında herkesin “abi Pjanic varsa, Pjanic oynar” dediği Pjanic ile, geçen haftaki kısır hatta çözüm bulmaya çalıştı. Lâkin, sahada öyle bir Pjanic vardı ki, ülkemize tatil yapmaya gelmiş ve adeta sığınmacıların uğrak yerleri olan nargile kafelerdeki müdavimler gibiydi. Haliyle Pjanic de o bölgede çözüm olamadı. Benim adım Pjanic olsa, o ilk 50 dakikada sergilediğim istatistiklerden sonra cv’mden Juve ve Barça isimlerimi sildirirdim! Tüm bu çarpıklıklardan mütevellit, Valerien İsmail, baktı ki maç gidiyor, tüm tuşlara basmaya karar verdi ve Emirhan, Umut dahil ne var ne yok oyuna aldı. Gördük ki, Emirhan varsa, Emirhan oynar. Emirhan girdikten sonra, Beşiktaş hücum hattı nispeten hareketlendi ve tam olarak isteneni vermese de, Emirhan’sız oyuna oranla daha üretme çabasında bir oyun sergiledi. Seneye Gedson o bölgede bu açığı kapatır mı? Beşiktaş için ” Her Şey Çok Güzel Olur mu?” Bilemiyorum altan… Ama bildiğim tek bir şey var, hoca Lask’te oynattığı baskılı oyunu ancak o bölgede üreten ya da üretmeyi teşvik eden bir orta saha kurgusu ile yapabilir. Tıpkı WestBrom’da yaptığı gibi…

Geldiğimiz noktada, Beşiktaş bu kadar hedefsizse suçlusu sezon içinde gelen 3. hoca değil… Bu kadro bu kadar yetersizse, suçlusu bu kadrodaki hiç bir ismi seçen ya da kadro mühendisliğini yapmayan Valerien Ismael değil… Bu takım halâ istenen atletik performansı veremiyorsa, bunun da suçlusu Valerien İsmail değil. Hatalar belli. Sebepleri de. Mühim olan, camianın bundan ne kadar ders çıkarabildiği.

Şafak MALATYA