Ne ekersen onu biçersin
Kerem Eymür, GundemBesiktas.com okurları için yazdı.
Transfer sezonu başlayalı hatırı sayılır bir zaman geçti. Pandemi sürecinden dolayı takımlarımızın zaten kırılgan olan ekonomileri iyice çöküş içine girdi. Tabi bu da ülkemizde ki transfer sezonunun diğer sezonlara oranla yavaş geçmesini sağlıyor. Tabi her sene olduğu gibi, basınımızda yine transfer haber kirliliği ayyuka çıkmış durumda. Bu transfer kirliliği devam ederken, TFF takımların bu sezon ki transfer bütçelerini açıkladı. Avrupa kupalarına her zamanki gibi katılamayacağı halde, bu bütçe durumuna en çok itiraz eden takım F.Bahçe, ne hikmetse, şimdiye kadar ki en çok transferi, Avrupa kupalarından men edilen Trabzonspor ile birlikte gerçekleştiren takım oldu.
Bizim çok değerli yönetimimiz de, Şampiyonlar Ligi ön elemesi oynayacağı halde, aldıkları bütçe karşısında, bu bütçe planladığımız bir bütçeydi diyerek, memnun oldukları izlenimini yarattılar. Zannedersem borçlar ve parasızlıktan dolayı, kimse paranın miktarına bakmıyor. Para gelsin de, nasıl gelirse, gelsin mantığına gidiliyor.
Ben şimdi değerli yönetimimize sormak istiyorum. Madem daha önceden bu bütçenin geleceğini biliyordunuz, üstelik, Burak, Caner, Gökhan, Elmeny gibi maliyetli oyucularda takımdan gitti. Ayrıca aldığımız duyumlara göre, elinizde ki bir çok oyuncu da maaşların da indirime gitmeye sıcak bakıyor. Ortam böyle iken, şimdiye kadar anlaşma sağladığınız oyuncular, Alanya’dan N’Skala ile Wellington.
Sizlere sormak istiyorum. Şimdiye kadar yurt içinden aldığımız yabancı oyuncuların Tosiç hariç (Onu da bek olarak almıştık. Performans alamayıp, gönderecek iken, tesadüfen stoper oynatılınca, takıma müthiş katkı sağlamıştı.) hangisinden yeterli verimi aldık? Unuttuğum bir oyuncu varsa, lütfen bana yorum yazarak, hatırlatın. Çünkü benim aklıma gelmiyor.
Umarım değerli Yönetimimiz, her şeyi üzerine yıktıkları Sergen’in , elinde ki bu kısıtlı kadro ile neler yapabileceğini de planlamıştır.
Oyunculara ödenemeyen maaşlardan dolayı, Avrupa’da bonservisi elinde olan, iyi oyuncu bulmakta çok zorluk çekeceğimizi, bundan önceki yazılarımda belirtmiştim. Benim bu köşemden haftalardır bıkıp, usanmadan yönetimi en çok eleştirdiğim konulardan biri, bu oyunculara zamanında ödenemeyen maaşlarıydı. Sn.Başkanımız , parasını aylardır alamadığı için giden Karius ve Victor Luiz’i eleştirdiği gibi, bu oyuncuların gidişinin önemli olmadığını, Karius’un yerine genç Ersin ile devam edeceğini ve Beşiktaş’ın hiçbir kaybının olmayacağını basın önünde açıklamıştı. Pandemi sürecinden sonra diğer takımlarımızın yaşadığı çöküş, şans faktörü ve Sergen’in olağan üstü taktik becerileri ile birlikte 3. Olup, Şampiyonlar Ligi Ön Eleme maçı oynamaya hak kazandık. Bu şekilde bakıldığında Sn.Başkanın haklı olduğunu görebiliriz. Ancak Sn.Başkanın göremediği durum, alacağını zamanında alamayan ve giden oyucuların bizi FİFA ya şikayet etmesinden dolayı, ileride FİFA tarafından Beşiktaş’a uygulanacak yaptırımlar dışında, Avrupa dan istediğimiz oyuncuların da bizi tercih etmemesi durumudur.
Beşiktaş’ı diğer terk eden yerli oyuncularda, her ne kadar bu alacaklarını ön plana koymasalar da, gelecek sezon bu gibi durumlarla karşılaşacaklarını bildiklerinden, tabir yerindeyse, yangından mal kaçırır gibi Beşiktaş’ı terk etmişlerdir. Gökhan, Burak, Caner gibi oyuncular, belli yaşa gelmiş ve yeri her zaman doldurulabilir oyunculardır. Bu nedenle onların gitmesi, pek çok kişi için sorun teşkil etmez. Sorun takımda ağırlığı olan, bu yaşa gelmiş, belirli kariyerde ki bu oyuncuların paralarını zamanında alamama endişeleri içerisinde Beşiktaş’tan gitmeleridir. Bu oyuncular tecrübeli ve takım içerisinde ağabeylik yapan oyunculardır. Bu şekilde gidişleri, takımda ki diğer oyuncularda da, paramızı alabilecek miyiz? Endişesine yol açar ve onları başka takım arayışına sokabileceği gibi, futbola odaklanmalarını da zorlaştırır.
Adamın adı çıkacağına, canı çıksın derler. Maalesef futbol dünyasında, oyuncusuna ödemeleri zamanında yapamayan kulüpler listesinin ilk sıralarına tırmandık. Bu kredi kartı gibidir. Zamanında ödeme yapmazsan, ödemeleri geciktirdiğinden dolayı, mahkemelik olursan, uzun bir dönem hiç bir banka sana kredi kartı vermez. Bankalar tarafından kara listeye alınırsın. Şu an Beşiktaş’ın içinde bulunduğu durum da aynen böyledir. Bu yüzden Sergen’in istediği tarz oyuncular, ödemelerini zamanında alamayacakları korkusu yüzünden, Beşiktaş’ı tercih etmiyorlar. Böyle olunca, koyunun olmadığı yerde, keçiye Abdurrahman Çelebi demekten başka şansımız kalmıyor. Tabi keçiyi de bulabilirsek.
Zira istenilen oyuncular ve onların temsilcileri, Beşiktaş’ın ödemelerine güvenmediği için banka teminatı isterler. İçinde bulunulan borç batağında hangi banka bu teminatları verebilir? Sizlerin yorumlarına bırakıyorum.
Ezeli rakiplerimiz Avrupa’ya gitmedikleri halde bir an önce transferleri bitirmeye uğraşırken, bizim PAOK gibi ciddi bir rakip karşısında, üstelik 10 gün sonra Şampiyon Ligi Ön eleme maçına çıkacakken, neden hala Alanyaspor’un belli yaşa gelmiş oyuncuları dışında transfer yapamadığımız herhalde anlaşılıyordur. Bu işler öyle basının karşısına çıkıp, , giden futbolcuları eleştirmeyle, paramız yok diye ağlamakla çözülecek işler değildir.
Şayet olursa, taraftara sus payı vermek, onlara şirin gözükmek adına yapılacağı aşikar Mario Balotelli transferi son zamanlarda çok sık telaffuz edilir oldu. Bülent Timurlenk, Sabah Gazetesinde geçtiğimiz günlerde yaptığı yorumunda Balotelli’yi, diyet yapanın önüne konan koca bir porsiyon kaymaklı şöbiyete benzetti. Doğru söze ne denir?
Bu saatten sonra giden oyuncuların yerlerinin doldurulabileceğini zannetmiyorum. Diyelim ki, Sn.Başkan ve yönetim kurulu üyeleri şahsi teminatları ile bir şekilde transferleri gerçekleştirsin. Bu transferlerin, Şampiyonlar Ligi Ön elemesine ve ligin ilk haftalarına yetişmedikten sonra ne anlamı olur? Geç ve sırf transfer yapmış olmak için yapılan panik transferlerin bizleri ne kadar sıkıntıya soktuğunu geçmiş sezonlarda fazlasıyla yaşadık. Bu şartlarda geçen yıl büyük uğraşlarla kazanılan lig 3.lüğü de anlamını yitirecektir. Çok ihtiyacımız olan ve belki hiçbir yerden kazanamayacağımız muhtemel Şampiyonlar Ligi geliri de başka bahara kalacaktır.
Ne ekersen, onu biçersin diye boşuna dememişler.
Kerem EYMÜR / GundemBesiktas.com