Ne yapılması lazım
Akşam gazetesi yazarı Alen Markaryan’ın yazısı.
Yapılan istişareler, atılan tweetler, verilen röportajlar gösteriyor ki, para yok…
Kulübün belli süre zarfında geliri var mı? Yok… Her şey temlikli…
Transfer limitin var mı? Yok…
Para kaynağı yaratmak için proje üretiliyor mu? O minvalde bir şey görünmüyor…
Ne yapılması lazım?
Bakın hiçbir eleştiri yapmıyorum. Ne yapmamız lazım?
Fulya ile ilgili satma fikri dolaşıyor ortalıkta. Satış, faizlerin yalnızca üçte birini karşılayıp hiçbir işe yaramayacağı gibi, elimizdeki maldan da oluruz… Ve bu genel kuruldan asla geçmez… O yüzden bu fikirden uzaklaşılması lazım…
Evet! Bir kez daha soruyorum, ‘Ne yapılması lazım?’
Bence ve naçizane öbür seneyi kurtarmak için bu seneden temizliğe başlamak lazım. Kan çekmesi, ten uyuşması olmayanlarla para edenleri de birleştirip ivedilikle satmak gerekiyor…
Varsa!?
Yoksa maliyetli olanlardan kurtulunmalıdır… Hâlâ transfer yapmaya çalışmak intihardır… Kadromuz yaşlıdır… İvedilikle gençleşilmelidir… Cesur ve marjinal kararlar alarak, genç oyunculara yönelmeli, onların öbür sene için röntgeni çekilmeli, böylelikle Nisan ayında kadro yapılanması hazırlanılmalıdır… 3 çaylağa bir usta modeli yaratılarak harekete geçilmelidir…
Ve taraftarla ve camiayla kol kola girilmelidir… Mesela 300 liradan 20 bin kişi geleceğine, 70 liradan 42 bin kişiyi o stada çekmenin yolları aranmalıdır… Bu tip projeyi çok pozitif şekilde anlatmalı ve inandırıcılık baş köşeye konulmalıdır…
Bunlar naçizane iyi niyetle yazılmış, yarar diye düşündüğüm fikirlerimdir… Sesli düşündüm o kadar. Üzülüyoruz zira … Beşiktaş bizim her şeyimizdir… Ve hepimizindir…
Beşiktaş camiasına saygıyla…
Etik veya değil size ne ki…
Merkez Hakem Komitesi Başkanı Sn Zekeriya Alp’e bir muhabir, “Sizin Ali Koç’la Zorlu görüşmeniz etik mi?” diye sormuş… El cevap enteresan “Etik veya değil bu toplumu niye ilgilendiriyor ki???!!!”
Hoooppppaaaaalaaa….
Tabii canım niye ilgilendiriyor ki insanları… Biz de amma adamız ha! Her şeye konuşuyoruz? Ne varmış ki 2 kelam edildiyse… Amma mukufuz ha! Zaten Zekeriya bey “kent”inin değil kendinin yöneticisi!!! Etik veya değil!?!?! Breh Breh Breh!!! Lükse bakar mısınız…. Bu açıklamalardan sonra, normal şartlarda Federasyon Başkanı’nın çıkıp Zekeriya beyden ivedilikle istifasını istemesi gerekir… Beşiktaş Kulübü’nün ayağa kalkıp karşı cevapla haklılığını sonuna kadar araması gerekir… Kulüpler Birliği’nin bugün Beşiktaş’a yarın bize deyip olayı sert bir dille kınaması gerekir… Hiç biri olmadı halbuki… Hatta bizden birisi “İyi niyetten şüphemiz yok” spikerlerden birisi de, “Ne var ki bunda gayet doğal” dedi….
Pes!
Sezon başında biri çıkıp da filanca takımı şampiyon yapmak istiyoruz dese, kimsenin gıkı çıkmaz biliyorsunuz değil mi? Mevzu o derece yani… Öyle bir şey olmaz ya hani ben faraza diyorum, Benimki de hayal işte….
“Art” sanat demek ya!!!
Merkez Hakem Komitesi Başkan Vekili Oğuz Sarvan, “Denizli maçında Diaby’ye yapılan hareketi 67 hakeme sorduk yalnızca 1 kişi sarı dedi. Diğer herkes kırmızı dedi” demiş…
Eee! Yani?
Sonuç? Ne anlatmaya çalışıyorsunuz ki Oğuz bey? Sizin verdiğiniz örnekten biz hakemlerinizin Beşiktaş’a karşı ön yargılı ve art niyetli olduğunu çıkarıyoruz… Siz bize yapılan yanlışı anlatırken bir yandan da olayı aklamaya çalışıyorsunuz… Kimse yemiyor bilesiniz…
Sonra devam ediyorsunuz “F.Bahçe maçında Vida’ya yapılan hareketi, VAR hakemi Mete Kalkavan ne gördün’ diye sormuş Cüneyt beye O da ikili mücadele demiş. “Art niyet yok yani”
Şu anda yazarken bile gülüyorum yeminle… Lakin yanılıyorsunuz bence… Zira “art” sanat demek … Sanatsal bir niyet yok derken yanılıyorsunuz yani!!!!!!! Cüneyt beyin yaptığı muhteşem bir sanattı oysa…. Beyninin yorumlayıp gözünün gördüğünü diliyle nefesiyle sakladı… Sonuçta, muhteşem bir yeteneği görmezden gelmeniz hiç hoş olmadı..
Alen MARKARYAN