Önder Karaveli ile uzun süreli devam
Fanatik yazarlarından Cem Dizdar’ın siyah beyazlı gündeme dair yazdığı köşe yazısı.
Beşiktaş, maliyetleri düşürmek için gençleştirilmiş kadroya yönelmek zorunda.
Altyapı donanımı nedeniyle genç oyuncularla daha sağlıklı ve uyumlu ilişki için en ideal isimlerden biri Karaveli’dir…
Karaveli, kısa sürede gösterdi ki lig seviyesindeki herhangi bir hocadan eksiği yok, fazlası var. Dil, üslup, tavır konusunda ülkeye örnek olacak bir tutum sergilediği de ortada.
Önder Karaveli’yle sadece ikinci devre değil, daha uzun erimli bir sözleşme önerilmesinden yanayım. Nedenlerimi de şöyle sıralayayım:
★ Beşiktaş -elbette tüm kulüpler maliyetleri düşürmek için gençleştirilmiş kadrolara yönelmek zorunda. Bu sayede gelişecek oyuncularla katma değerli satışlar yapıp girdi sağlayarak borçları ödeyip harap edilmiş yapıyı yeniden inşa edebilir. Alt yapı donanımı nedeniyle genç oyuncularla daha sağlıklı ve uyumlu ilişki için en ideal isimlerden biri Karaveli’dir.
★ Beri yandan Karaveli kısa sürede gösterdi ki, lig seviyesindeki herhangi bir hocadan eksiği yok, fazlası var.
★ Yine aynı sürede dil, üslup, tavır konusunda ülkeye örnek olacak bir tutum sergilediği de ortada. Kalıcı olmaları sağlanmalı
★ Bence en önemli tercih nedeni bambaşka… Ligde ağırlıklı olarak futbolculuktan gelen teknik adamlar görev alıyor ya da bu model tercih ediliyor.
Karaveli ya da Zeki Murat Göle gibi isimler ise bu akımın dışında ağırlıklı olarak teknik direktörlük formasyonunun hakiki yanlarına ağırlık vermiş isimler.
Şöhretleri yok… Tek kurtuluşları daha fazla çalışmak, her gün, her saat yeniden öğrenmek.
Hiçbir neden değilse bile bu gerekçeyle kalıcı olmaları sağlanmalı. Yaşamda yeni bir yol açmak için yeni tavırlar belirlemek gerek.
Beşiktaş ve Fenerbahçe tam da bu eşikte. Ya doğru adımı atıp bu iki ismi “teknik direktör” olarak tescilleyerek yeniyi kuracaklar ya da eskiyi tekrar edecekler.
İkincinin sonu belli. Tercih de yöneticilerin…
En uygun genetik Beşiktaş’ta
Kuşkusuz ki Beşiktaş’ın şampiyonluk şansı düşük. Kendi yapacaklarından daha çok önündeki takımların yapamayacaklarına bağlı bu ihtimal.
Ancak bu düşük ihtimali, geleceğin inşası için bir fırsata çevirmeli, kulüp politikasını buna göre ayarlamalılar.
O zaman, kaybettiğini düşündüğü anda kazanmanın yollarını döşemiş olur Beşiktaş. Ki, “Üç İstanbullu” arasında buna en uygun kültür ve genetik onda…
Güven Yalçın’ı oynat
Beşiktaş, transferde hiçbir bölgeye hiç kimseyi almamalı! Bu transfer yapma çaresizliğinin düşüncesi bile savurgan.
Beri yandan kendi kaynaklarına güvensiz bir yaklaşım da… Madem elinde onarımı sağlayacak öz kaynak yok, o kadar tesis o kadar antrenman niye yapılır?
O kadar çocuğun hayali neden yıkılır? Bunu yapmaya kimin hakkı var?
Stoper arıyorsan işte orada Serdar Saatçı. Forvet diyorsan, geliştir en az paraya oynayan Güven Yalçın’ı, oynat.
Necip en kıymetli örnek
Oğuzhan kenara konulmuşken Önder Karaveli döneminde “pas repertuvarını” hatırlamaya başlamadı mı?
Olmadı Can Bozdoğan yok mu?
Transferci yaklaşım sadece paraları buharlaştırmakla kalmayıp, takımın en çalışkanlarından Necip’i sıradanlaştırıp yedeğe mahkum etmedi mi?
Oysa “saf yeteneğe” karşı gayretin, çalışkanlığın, azmin, metodun en kıymetli örneğiydi Necip. Hâlâ da öyle…
Bu nedenle bu kadar borcu olan, o kadar parasının kaybolduğu iddia edilen bir kulüp çözümünü kendi olanaklarından yaratabilmeli…
Altınordu örneği ortada…
Beşiktaş, sadece alt yapılardaki oyuncuları değil, ülkenin dört bir yanındaki potansiyel oyuncuları da takip edecek bir ağ kurmalı ivedilikle.
Böylece sadece kendi kaynağını değil ülkenin kaynaklarını da aktif hale getirmeyi hedeflemeli Beşiktaş.
Ülkede marifet sanılan şampiyonluk rekabetinin yıkıcılığı yerine, üretken politikaların yarışmacı niteliğini öne koymalı.
Yani, Altınordu örneğinin yarışmacı kimliğe bürünmüş halinden söz ediyorum…
Yeni yılda futbolda bir şeyler değiştirip, toplumsal umudu yükselteceksek yarından tezi yok, kolları sıvamalı. Herkese mutlu yıllar…
Cem DİZDAR / Fanatik