Önder Karaveli mi? Yoksa bir başkası mı?
Kerem Eymür, GundemBesiktas.com okurları için yazdı.
Sergen Yalçın’ın ayrılışından sonra yerine emaneten getirilen Önder Karaveli, henüz ilk maçında kalpleri adeta fethetti. İlk maçı olan Kayserispor maçında, haftalardır kazanamayan, kaybetme alışkanlığına bürünmüş, mental ve fiziksel olarak bitik durumda olan oyuncuları, doğru bir kadro ve oyun içindeki yerinde müdahaleleri ile adeta kendine getirdi. Üstelik iki kez geriye düşmesine rağmen maçı çevirerek, taktik ve oyun okuma anlamında ne kadar bilgili olduğunu, taraflı tarafsız herkese gösterdi. İkinci maçı olan F.Bahçe karşısında, haftalardır yan yana oynatılarak, birbirlerini ister istemez frenleyen, Pjaniç ve Joseph’i ayırarak, Joseph’i orta sahanın ilerisinde, serbest bir şekilde oynatması ve böylece forvet hattı ile defans hattı arasındaki boşluğu bir nebze olsun daraltarak, hem ofansı hem de defansı rahatlatması, Joseph’in de buna olumlu reaksiyon gösterip, iki gol birden atması, camianın Önder Karaveli’ye bakış açısını, olumlu anlamda tamamen değiştirdi.
Ayrıca saha dışında verdiği pozitif mesajlar, Sergen Yalçın’ın üzerine gelecek hocayı merak edip, en ufak bir başarısızlıkta, yönetim istifa sloganları atmaya hazırlanan, bazı taraftarların da, sessiz kalmasına ve Önder Hoca’yı desteklemesine yol açtı. Tabi ki bu durum kısa vadede gerek yönetimin, gerekse takımın rahatlamasına yol açtı. Başta ben olmak üzere, Beşiktaş camiasının büyük bir kısmı, oluşan bu pozitif hava karşısında, Önder Karaveli’nin bu takımda kalması ve macera aranmaması hususunda hem fikir oldu.
Perreria’nın yerine emaneten geçen F.Bahçe’nin alt yapı hocasının ismini dahi kimse tarafından bilmez iken, Önder Karaveli’nin bu pozitif havası, kendisini Türk Futbolunda bir marka haline getirdi. Artık Önder Karaveli, Türkiye Süper Liginin marka teknik direktörlerinden biridir. Yoluna Beşiktaş ile devam etmese bile, Süper Ligden kendisine talipler olacağı aşikardır.
Bu durum belki kendisine istemsiz bir rahatlık getirmiş olabilir. Zira son iki maçtaki performansı ile ilk iki maçtaki performansı arasında gözle görülür bir fark oluştu. Yıllardır bu takıma bir şey veremeyen, pek çok teknik adamın kazanamadığı, bir dönem Hollanda’ya kiralanan ve Feyonord’un en kötü döneminde süre bile alamamış ve tekrar geri gönderilmiş, sadece ismen yetenekli sayılan, Oğuzhan’ı kazanma çabaları, Beşiktaş’ta ki akıbetinin ne olacağı henüz belli olmayan bir teknik direktör için çok riskliydi. Geriye yardım etmeyen, darbeli oyundan kaçan, yıllardır bitik görüntüsünden taviz vermeyen ve böylece başta Joseph olmak üzere, diğer oyuncuların ekstra koşmasına ve özellikle maçların ikinci yarılarında yorulup, tüm orta sahanın rakibe verilmesine neden olan, Oğuzhan’da bu kadar ısrar etmesini şahsen ben anlayamadım. Konyaspor maçının 70.dakikasına kadar Oğuzhan’ı sahada tutarak, zaten sinirleri alt üst olmuş Beşiktaş taraftarını sinir ve stres testine sokması, böyle bilgili bir teknik adamdan beklenmezdi. Oyundan çıkarken, Oğuzhan’ın, niye beni oyundan aldın gibisinden hocaya bakışı ve umursamaz tavırlarla ağır, ağır sahayı terk etmesi, Önder Hocaya sanki ”Dikkatli ol, bizimle iyi geçin, yoksa sende gidersin” mesajı verir gibiydi. Bu durum ister, istemez, Beşiktaş takımında bazı oyuncuların başını çektiği bir gruplaşmanın olduğu sinyallerini bana verdi. Bu davranışından sonra, bu sezon Beşiktaş’ın yegane hedefi haline gelen ve Beşiktaş’ı Avrupa Kupalarına götürecek tek kulvar olan Türkiye Kupası maçında, Önder Karaveli’nin Oğuzhan’ı tekrar ilk onbirde, üstelik 38 yaşındaki Atiba ile beraber oyuna başlatması, benim için bindiği dalı kesmeye çalışması ile eş değerdeydi. Bu da kendisinin Beşiktaş Teknik Direktörlüğü için daha henüz yeterli bir seviyede olup, olmadığı konusunda, kafalarda soru işaretlerinin oluşmasına sebep oldu.
Benim şahsi fikrim, Yönetimin vakit kaybetmeden, radikal kararlar alması, bu doğrultuda kariyerli, egosu yüksek, bu tip oyunculara ve onların davranışlarına pirim tanımayacak, tecrübeli bir Teknik Adam ile vakit kaybetmeden anlaşılması yönündedir. Önder Karaveli hocamızın da takımda kalarak, deneyimleri ile gelecek olan bu Teknik Adama yardımcı olması, Beşiktaş için ileriye dönük, atılabilecek en değerli hamleler olacaktır.
Unutulmamalı ki, Teknik Direktörlük makamının iki yönü vardır. Bunlardan ilki teknik yönüdür. Bu takımın hangi sistemle oynatılacağına karar vermek, gerekirse oyuncuların yerlerini değiştirmek sureti ile onlardan maksimum verim alınmasını sağlamak ve 90 dakika boyunca yapılan doğru müdahaleler ile takıma olumlu yönde etki etmektir.
İkinci kısım ise Direktörlük kısmıdır. Bence Teknik kısımdan daha önemlidir. Direktörlük, saha dışında bütün hafta boyunca tesislerde düzeni sağlamak, oyuncuları ve tüm çalışan personeli disipline sokarak, onları bir saygı çerçevesinde yönetebilmek ve orada ki çatlak seslere ve hareketlere anında müdahale etmek suretiyle, yaşanabilecek olumsuz durumlara izin vermemektir. Bu iki kısım birbirini tamamladığında, o zaman iyi bir Teknik Direktör olunabilir. İşin teknik ve oyunu okuma tarafı ne kadar bir bilgi, yetenek ve tecrübe gerektiriyorsa, işin direktörlük tarafı da bir o kadar gerektirir.
Sözün özüne gelirsek, Beşiktaş Yönetim Kurulunun ivedi bir şekilde ne yapacağına karar verip, bunu camia ile paylaşması gerekmektedir. Bu sezon Türkiye Kupasından başka bir hedefimiz maalesef kalmamıştır. Aksini düşünmek bir hayalciliktir. Bir an önce aksiyon alınıp, gelecek sezonu da kaçırmamak adına çok etraflıca ve dikkatli adımlar atılmalı ve iş mümkün mertebe şansa bırakılmamalıdır.
Sayın Başkan Ahmet Nur Çebi ve değerli Yönetim Kurulu üyelerimizden, aşağıdaki sorunun cevabını sabırsızlıkla bekliyoruz.
Önder Karaveli mi? Yoksa bir başkası mı?
2022 yılının, başta Beşiktaş Camiası olmak üzere, tüm dünyaya sağlık, bereket, mutluluk ve huzur getirmesini temenni ediyor, bu vesile ile herkesin yeni yılını kutluyorum.
Saygılarımla,
Kerem EYMÜR