Panik atak
Kerem Eymür, GundemBesiktas.com okurları için yazdı.
Panik atak, ani ve düzenli olarak bir panik ya da korku hissinin etkisi altında kalınan bir anksiyete bozukluğudur.
Hemen herkes belli zamanlarda endişe ve panik hissi yaşayabilir. Bu his gergin, stresli veya tehlikeli durumlara karşı verilen doğal bir tepkidir.
Mevcut Dernek Başkanımız ve değerli yönetim kurulumuz son zamanlarda yukarıda tıbbi anlamda tanımını yazdığım Panik Atak belirtileri göstermektedir.
Yönetime gelirken sanki lütfen, rica minnet Beşiktaş yönetimine gelmiş gibi bir havaya bürünen, hiçbir planı, programı ve parası olmadığı görülen değerli yönetimimizin foyası meydana çıkmıştır. Hiçbir eleştiriye tahammülleri olmadığı ya da başka bir deyişle verilecek cevapları olmadığından, endişe ve panik hissi yaşayıp, oldukça agresif bir tutum sergilemektedirler.
Tabi bu agresiflik, başta Sergen olmak üzere, tüm camiaya yansımaktadır. Planı, programı olmayan bir yapı, sadece şans faktörü ile bir yere kadar gelebilir. “Her zaman papaz pilav yemez” ya da “Evdeki hesap çarşıya uymadı” şeklinde ki atasözlerimizi tam da bunun için kullanırız. Geçen sezon ne olup, bittiğini kimse anlamadı. Bu belirsizlik içerisinde 6-7 hafta uğraşılıp emek verilen ve şansımızın da yardımıyla elde edilen üçüncülük ve bunun neticesinde ayağımıza kadar gelmiş olan Ş.L. fırsatını bu plansızlık, bilgisizlik ve kaynak yaratamama nedeniyle nasıl teptiğimizi ve böylece geçen sezon ki uğraşların nasıl çöpe gittiğini hep beraber yaşadık.
Daha önce defalarca yazdığım üzere, artık tüm dünya Beşiktaş’ın parasının olmadığını, bırakın transferi, mevcut oyuncuların da paralarını zamanında ödeyemediğini gayet iyi biliyor. Böyle bir yapı içerisine, hangi kendini kanıtlamış, belli bir kariyeri olan oyuncu gelmek ister ? Zaten gelmiyor da. Alabildiğimiz oyuncular, ancak yurt içinde oynayan, bonservisi elinde, o takımın sistemi içerisinde iyi gözükmüş oyuncular. Bu tip oyunculardan geçmişten, bugüne hiçbir yarar sağlayamadık. Çünkü bunlar sorumluluk alabilecek, yıldız diye nitelendirdiğimiz oyuncular değil. Geçen sezon Türkiye asist kralı Douglas’ı aldık. Nerede Douglas? O yüzden bu transferler başarı için yapılmış transferler değil, giden adamların yerine, sırf kadro dolsun diye yapılan transferlerdir.
Sorumluluk alma kapasitesi ve kalitesine sahip olmayan oyunculardan kurulu bir takım, kırılgan bir yapıya sahip olur. Bu nedenle büyük takımlarda en az 3 ya da 4 sorumluluk alabilecek ve kötü anlarda takımı motive edecek yıldız diye tabir ettiğimiz oyuncular olmalıdır. Bu tip oyuncular, takım içerisinde ki diğer oyuncuları da rahatlatır ve takımın maç kazanma ya da maçı çevirebilme ümitlerini taze tutar. PAOK maçında, erken yenilen bir golden sonra oyun planımızın nasıl bozulduğunu,nasıl panik ataklar yapıp, şuursuzca rakibin üzerine gittiğimizi ve sonucunda PAOK gibi 3.sınıf bir takım karşısında nasıl aciz durumlara düştüğümüzü gördük.
Sergen eleştirilere kızarak, takımın %70 inin gittiğini ve en az 5-6 oyuncuya ihtiyacı olduğunu söylüyor. Ancak geçen sezon ki takımın neler yaptığını, ya da başka bir deyişle neler yapamadığını biliyoruz. Bu takımdan kimse gitmemiş olsa bile, bu sezon başarı sağlanıp, şampiyonluğa oynanabilir miydi? Ezeli rakiplerimizin çoktan havlu atması neticesinde, son 6-7 haftada ki gibi şansımız yaver gidip, puanları toplayabilir miydik? Kısacası her zaman papaza pilav yedirebilir miydik?
Sergen tabir yerindeyse, futbolu yutmuş bir teknik adam. Bu kadro ile hiçbir şey yapılamayacağını herkesten çok daha iyi biliyor. Aynı yönetim ve oyuncular gibi, önünü göremediğinden, daha doğrusu bu sezon yaşayacağı muhtemel sıkıntıları sezinlediğinden, stres ve sıkıntı yaşıyor. Bu da kendisinde hiç alışık olmadığımız bir şekilde agresiflik yaratıyor. Zaten Pandemi’den dolayı çoğumuzun sorunu olan agresiflik, sıkıntı ve bunun neticesinde yaşadığımız panik ataklar bir yana, bir de üstüne canımızdan çok sevdiğimiz Beşiktaş’ın yönetilemediğini görmek ve geleceği için endişe duymak camiayı fazlasıyla geriyor. Bu sıkıntılı ortamda, yönetimin her şeyi üzerine yıktığı, camianın çok şey beklediği Sergen’in soğuk kanlılığını koruyamaması, Beşiktaş için oluşabilecek en tehlikeli durum olacaktır. Sonuçta Sergen bir robot değil ve yapabilecekleri sınırlı. Futbol bir takım oyunu ve bu takım oyunu içerisinde herkesin görevini layıkıyla yapması neticesinde başarı gelir.
Şöyle kendimizi Sergen’in yerine koyalım. Takımda kalsın dediğiniz oyuncular, parasızlık nedeniyle Beşiktaş’ı terk etmiş, mevcut kadronun üzerine takviye yapıp, istediğiniz oyun planını uygulayacağınıza, kadronuz neredeyse tamamen değişmiş, ikinci, üçüncü sınıf oyuncularla doldurulmaya zorlanmış, siz de hiç oyuncu olmamasından daha iyidir diyerek bu oyuncuların gelişine mecburen onay vermiş olsanız ne yapardınız? Sizde mevcut yönetimin Beşiktaş’ı yönetemediğini, kaynak yaratıp, istediğiniz transferlerin en azından bir kısmını bile yapmaktan aciz olduğunu görseniz, hatta mevcut kadroda ki oyuncuların bile paralarını ödeyebileceklerinden şüphe duysanız, ne yapardınız? Her şey üzerinize yıkılmaya çalışıldığından, basın karşısında yönetimi eleştirip, zaten mevcut kaos ortamında, yeni bir problem yaratmamak adına, susmak zorunda kalsanız nasıl davranırdınız?
Üstelik, “ Lens’i niye sağ bek oynattın ? Niye çizgi defans yaptırttın? Gibi eleştirilerde bulunan şak şakçı, futboldan bir haber, spor yazarı diye geçinen kişilerde işin cabası. Sizi bilmem ama, ben şuan Sergen’in yerinde olmak istemezdim.
Lig başlıyor ve ilk hafta,giden 2-3 oyuncu hariç, geçen sezon ki kadrosuna pek çok takviye yapmış ve bu sezon şampiyonluk isteyen Trabzonspor’a gidiyoruz. Ancak ortada ne bir sağ bek, ne bir golcü, ne bir kanat oyuncusu, ne bir kaleci, hiçbir şey yok. Alınan oyuncular ile doğru dürüst bir hazırlık maçı yapılmamış. Hala kimin geleceği, kimin gideceği bilinmiyor. Bilinen tek şey, kaliteli, iyi bir kariyeri olan, kötü anlarda sorumluluk alabilecek bir oyuncunun gelmeyeceği.
Sergen bu mevcut durumda agresif olmayıp, panik ataklar geçirmeyip de ne yapsın?
Bu yüzden Sergen’e yüklenirken, 2 kez düşünelim. Basında ki futboldan bir haber yazarların sözleriyle dolduruşa gelmeyelim sevgili Beşiktaşlılar.
Kerem EYMÜR