Panik yapma zamanı değil
Kerem Eymür, GundemBesiktas.com okuyucuları için yazdı.
Ligimizin ikinci yarısı hiç tahmin etmediğimiz ve istemediğimiz bir şekilde başladı. Haftalardır bu köşemden sizlere yazıyorum. Beni takip eden okurlarımın bildiği üzere, Beşiktaş’ın sezon başından beri kapalı savunmaları aşmakta zorlandığını, öne geçemediği maçlarda sıkıntı yaşadığını, kilit açabilen, araya pas ve şut özelliği olan iyi bir 10 numaraya ihtiyacı olduğunu, ancak Ocak ayı transfer döneminde böyle bir oyuncuyu bulmanın zor olacağını, bu nedenle kafası yerinde, problemlerinden arınmış Lajiç’e ihtiyacımız olduğunu defalarca belirtmiştim. Beşiktaş’ın ayrıca ilerleyen haftalarda sıkıntı yaşamaması için, özellikle sağ bek, stoper ve forvet oyuncusuna da ihtiyacı olduğunu, bunların bütçe doğrultusunda takıma bir an önce kazandırılarak, Sergen’in elinin güçlendirilmesi gerektiğini, Ocak ayı transfer döneminde rakiplerimizin hiç hesaplarında olmayan Beşiktaş ‘ı devre dışı bırakma adına, başta F.Bahçe olmak üzere, transfer ataklarında bulunacağını, bu nedenle Sergen’e yardımcı olunması gerektiğini yazıp, durdum.
Ancak Ocak ayı transfer döneminde bırakın Sergen’in elinin güçlendirilmesini, istemiş olduğu tek bir oyuncu bile alınamadı. Onun yerine geleceğe yatırım olarak düşünülen ve bu sezon bizlere yardım edip, edemeyeceği soru işareti olan genç Bilal ile, Premier Lige gittiğinden beri, 2 farklı taımda da yeterli süre alamamış ve bu sebeple nasıl bir performans göstereceği herkes tarafından bilinmezliğini koruyan Cenk Tosun transfer edildi. Halbuki, daha önce ön gördüğümüz gibi, başta F.Bahça olmak üzere G.Saray ile Trabzonspor kadrolarına takviye yaparak, uzun geçecek ve üç günde bir maç oynanmaya devam edecek olan ligimizde, takımlarını diri tutmayı hedefledi.
Pek çok pozisyonda alternatifsiz bir kadrosu bulunan Beşiktaş’ın, Sergen Yalçın önderliğinde ki ilk yarı performansı gerçekten göz kamaştırıcıydı. Bunda Beşiktaş’lı oyuncuların çok karakterli bir yapıya sahip olmaları ve yalnız bırakılan Sergen’e sahip çıkmaları etkili oldu.
Sezona başlarken aralarında Beşiktaş taraftarları da olmak üzere pek çok kişinin şans vermediği Beşiktaş’ın bu inanılmaz performansı, camiayı havaya sokarak, çok erkenden şampiyonluk şarkıları söylenmesine neden oldu. İlle de eksikleri görmek için maç kaybetmenin gerekmediğini, en akılcı olanının maç kazanırken eksikleri görmek ve ona göre Ocak ayında bu takıma takviye yapılması gerektiğini söylediğimizde, pek çok kişiden tepki aldık. Başta yönetim olmak üzere pek çok kişi her şeyin bu şekilde devam edeceğini , Beşiktaş’ın eksik yerleri olmadığını düşünmüş olacak ki, bütçeyi ve limitleri bahane ederek, eksik yerlere transfer yapamadı. 3 milyar 500 milyon TL borç beyan edilen Beşiktaş , söylendiği üzere Federasyonun limit engeline takılırken, 4 milyar 700 milyon borç açıklanan F.Bahçe ile, yaklaşık 5 milyar borcu olan G.saray, limit engeline takılmadan bir sürü transfer yapıp, takımlarını güçlendirdi.
Sezon başından beri aynı kadro ile mücadele eden, üç günde bir maç oynayan Beşiktaş’lı oyuncuların, robot olmadıkları ve aynı performans ile, sakatlanmadan bu ligin sonunu getiremeyecekleri düşünülmedi, ya da kulak arkası edildi. İkinci yarı başladığında, dört günde kaybedilen 5 puan tabir yerindeyse pek çok kişiyi gerçekler ile yüzleştirdi. Rotasyonu olmayan pek çok oyuncu dinlendirilemedi. Buna rağmen, son iki maçta bana göre ellerinden geldiğince mücadele ettiler. Ancak gerek kapalı savunmaları açacak oyuncu olmamasından, bu savunmaları açabileceği düşünülen Lajiç’in , maç eksikliğinin olmasından ve Sergen Yalçın’ın bazı oyuncularda inat etmesinden kaynaklı problemler nedeniyle, bu iki maçta ciddi puan kayıpları yaşadık.
Çok oyuncu almak, bir takımı yukarıya çıkarmaz. Özellikle Ocak ayında yapılan transferler de risk oranı her zaman daha yüksektir. Bu nedenle aynı sezon başında söylendiği gibi F.Bahçe ve G.saray arasında geçileceği konuşulan bir yarışa inanmıyorum. Beşiktaş’lı oyuncuların daha önce ortaya koydukları müthiş karakterlerinin daha fazlasını sergileyeceklerine inancım tam olmak ile beraber, Cenk Tosun’un ve Layiç’in gösterecekleri ekstra performanslar, Beşiktaş’ı bu yarışın içinde sonuna kadar tutabilecek etkenler olacaktır.
Beşiktaş’a gönül veren bizlerin yegane sorumluluğu, rakip takım hocalarının geniş olanaklarına sahip olmayan ve onlarla eşit şartlarda mücadele edemeyen Sergen’e hiç olmadığından daha fazla destek vererek, onun kafasının ve inancının dağılmasına izin vermemek olmalıdır. İşimizin hiç olmadığı kadar zor olduğunu biliyoruz. Ancak Beşiktaş her zaman zorlukların camiası olmuş ve bunların üstesinden gelmeyi bilmiştir. Sahası kapalı olup da, tüm maçlarını başka sahalarda yapan bir takımın şampiyon olduğu dünya üzerinde görülmemişken, bunu başarabilen tek takım olduğumuz gerçeğini sizlere hatırlatmak isterim.
Ümidinizi, Sergen’e ve takımına olan inancınızı kaybetmeyin. Zaman, Sergen ve bu karakterli oyunculara her zamankinden daha çok sahip çıkma zamanıdır.
Panik yapma zamanı değil..
Kerem EYMÜR