Sergen’i anlamak
Kerem Eymür, GundemBesiktas.com okurları için yazdı.
Ülkemizde ki en büyük sorun birbirimiz anlamamak ve empati kuramamak. Buda pek çok şeye saygı duymamızı güçleştiriyor. Her şeye Pragmatik (faydacılık) olarak yaklaşıyoruz. Çünkü yaptığın işte mutlu olma değil, yaptığın işin sana ne kadar kazandırdığınla ilgileniyoruz. Ama o değeri neye ve kime göre biçtiğimizi sorgulamıyoruz.
Çok yetenekli ve donanımlı bir adam, çalıştığı yerde bize göre az para alıyorsa, sende bir sorun var, bir yerlerde yanlış yapıyorsun diyerek o kişiyi yerip, ona kendimizce nasihat vermeye çalışıyoruz. O adamın çalıştığı yerde mutlu ve huzurlu olması, beklentilerinin az olması, basit yaşamaya çalışması bizi ilgilendirmiyor. Kazandığı para ve pozisyonu ilgilendiriyor. Çünkü huzur ve mutluluğun kazanılan parada ve edilen mevki de olduğunu düşünüyoruz. Tıpkı Sergen Yalçın’a oyunculuğu boyunca yaptığımız gibi. Dünyanın en büyük takımlarında oynardı, büyük paralar kazanırdı yazık etti kendine vs gibi bir sürü şeyler yazıldı, söylendi. Sergen in özel hayatı deşildi. Kimse Sergen’in bu şekilde mutlu ve huzurlu olduğunu anlamak istemedi. Evet kendi de defalarca esprili üslubuyla söylediği gibi, Sergen Avrupa da mutsuz olurdu. O burada arkadaşlarıyla mutluydu. O at yarışı oynamaktan mutlu oldu.
Onu şahsen tanıdığımda Beşiktaş ta görevliydim. 2002 yılıydı.Onun herkes gibi hayranıydım ve onunla çalışmak, onu antrenmanlarda bile izleme ayrıcalığına sahip olmak müthiş bir duyguydu. İşten öte de arkadaşlığımız oldu. 2004 e kadar 2 sene beraber çalıştım. İnanın onunla yaşadığım 2 yıl da ki anıları anlatsam ansiklopedi gibi ciltler dolusu yazı yazmam gerekir.
Hayatım boyunca hatırı sayılır yıldız oyuncu tanıdım. Ancak Sergen kadar zekisini ve futbol bilgisi olanını görmedim. Sanki doğarken onu futbola programlamışlar. O zamanlar sahaya çıkarken Sergen maç ne olur diye sorardım. Oda bana maçın skoruna kadar söyler ve genelde de bilirdi. Bir gün hiç unutmam İnönü de G.Antep maçına çıkıyoruz. Sergen ne olur maç diye yine sordum. Bana “Kerem rahat ol biz bu kadroyla gol atamayız. Onlarda bize o kadrolarıyla gol atamaz. Pozisyon bile olmaz 0-0 biter dedi. Bu arada kendi de ilk 11 deydi. Maç tahmin ettiğiniz gibi pozisyonsuz 0-0 bitti.
Kendini diğer star oyunculardan ayıran en büyük özelliğinin rakip takım oyuncusundan 5 saniye önce düşünmek olduğunu söylerdi. 2003 100. Yıl şampiyonluk maçımız olan G.Saray maçının devre arası oyunculara yaptığı konuşma ve analiz bir oyuncunun değil bir dehanın işiydi. Atacağı golün pozisyonunun hazırlanışına kadar devre arasında herkesi örgütlemişti. Beni Bülent Korkmaz la yalnız bırakın deyip, Lucascu’nun önünde herkese neler yapacağını söylemişti. 2 yarı maçı seyrederken sanki Dejavu yaşıyordum. Ne dediyse oluyordu. Son finali de istediği gibi, Bülent Korkmaz ile başbaşa kalarak bitirmişti. O zaman onun çok iyi bir teknik adam olacağını anlamıştım. Futbolu bilmek, geçmişinde süper star olmak teknik adamlık başarısı için yeterli değildir. Öyle olsa Maradona başta olmak üzere pek çok süper star ın çok başarılı hocalar olması gerekirdi. Çünkü teknik adamlı bir yöneticilik işidir. Sadece oyuncuları değil, taraftarı, yönetimi, doktorundan malzemecisine kadar, tüm çalışanları yönetebilmektir.
Sergen yapı itibarıyla öyle gözükmese de serttir. Eveti evet, hayırı hayırdır. Gördüğüm kadarıyla yaşının ilerlemesi ve önce çalıştırdığı takımlar ona bir olgunluk ve teknik adam tecrübesi katmış. Bunu Beşiktaş’a geldiği günden beri gözlemliyoruz. İşinin kolay olmadığını o da biliyor. Sihirli sol ayağıyla şapkadan çıkarttığı tavşanları, sihirli futbol zekasıyla yapmaya çalışıyor. Beşiktaş’ın da mevcut durumunda zaten tek ihtiyacı olan şey bu. Beşiktaş takımına baktığımda kafasına uymayan çok oyuncu var. Ancak hepsini değiştirme, yeni baştan takım yaratma gibi bir lüksü yok. Yavaş yavaş olmak zorunda. Beşiktaş taraftarı üzerinde ki sonsuz kredisi en büyük avantajı. Ancak Sergen uzun planları sevmez. Sergen yenilmeyi sevmez. Bu nedenle önümüzde ki sezon her zamankinden daha agresif bir Sergen görebiliriz.
Bu arada Başkan ve yönetime de büyük iş düşüyor. Sergen e verdikleri sözleri çok ince eleyip, sık dokumaları gerekir. Zira Sergen diğer teknik adamlar gibi değildir. Hiç yalan söylemez. Basının önünde bunlar söz verildi ve yapılmadı diye açık açık her şeyi anlatmaktan gocunmaz. Kendini mutlu hissetmezse, arkasında durulmadığını sezerse hemen ayrılır. Diğer takımları sonuna kadar niye çalıştıramadığını ve bu yüzden çok eleştiri aldığını biliyoruz. Sergen’in kimseye ispatlayacak bir şeyi yok. Eğer Sergen ile çalışıyorsanız, onu rahat bırakacaksınız, işine karışmayacaksınız. Aynı 100. Yıl şampiyonluğunda Lucescu‘nun yaptığı gibi. Lucescu onu idare etmeyi çok iyi bilirdi. Onu sıkmadı, arkasında durdu ve istediğini aldı. Yönetim ve taraftarda öyle yapmalı. Mutlu huzurlu bir Sergen, mutlu, başarılı, huzurlu bir Beşiktaş demektir. Ayrıca camianın Sergen e olan düşkünlüğü, başarı esnasında onu ön plana çıkaracak olmaları, eğer mevcutsa, egolu , Beşiktaş ta kendi menfaatleri doğrultusunda görev yapmaya gelen bazı yöneticileri sinirlendirebilir. Bu durumda da Sn.Başkanın masaya vurup, evetim evet hayırım hayır diyerek, bu çatlak sesleri, Sergen’i gücendirmeden susturması gerekir.
Sergen’i anlamaya çalışalım. Ona destek verelim. Şapkadan çok enteresan şeyler çıkabilir. Güzel günler çok yakında….
Kerem EYMÜR / GundemBesiktas.com
Kerem kardeşim,
Çok doğru bir analiz. Tebrik ve teşekkür ederiz.
Tek bir soru işareti var. Sergen yerli yabancı hiçbir teknik direktörün yardımcısı olmadan bu işe girişti. Eğer Beşiktaş ta şampiyonluk bir yaşatamazsa bu eksiklikten olacaktır. Denizli, Terim, Mariunho, Guardiola örneklerini hatırlatmak isterim.
Sevgilerimle
günübirlik yaşamayı, aklına eseni yapmayı bıraksa hem kendine, hem de bize daha fazla faydası olabilir ama 3 günlük izin için bile Alaçatı’ya gittiğine göre değişmeye niyeti yok, bariz belli
Paşam sıkılmasın gücenmesin yoksa gidermiş öyle mi, yönetim bu karakterde bir adamla asla uzun kontrat yapmamalı
Kerem, futbolu bilen, futbola değer katan ve daha ötesi beşiktaşa aşıktır. Bilgi ve sevgisinden faydalanılmalı.
Kerem bey çok güzel anlatmışsınız Sergen analizi