Söz ver bize Sergen
Akşam gazetesi yazarı Alen Markaryan’ın yazısı.
Rahmetli babası Özer ağabeyle sevgili Mecidiyeköylü Altan ağabeyin elleriyle Kilyos’tan minibüse bindirip Fulya’ya idmana yolladığı yıllardan Beşiktaş’a teknik direktör olmaya varan bir serüvene denk geldik…
Ceza sahası önünde oluşan bir frikik öncesi topun başında duran Kaptanı Rıza’ya, “Bu top santra olur, orta sahaya geç” demesinden, tartıştığı yöneticisine ‘Ben senden daha zenginim. Böyle yönetici mi olur” lafıyla noktalanan Beşiktaş yılları…
Ben hep demişimdir; Sergen verimli olabilecek en güzel yıllarını hep gurbet ellerde geçirdi. İstanbulspor’a gitti, Siirt Jetpa’ya, G.Saray’a, Fener’e, Trabzon’a gitti…
Hep isyan ettik yönetimlere, ‘Nasıl kaçırırsınız bu çocuğu!’ diye. Sonra yüzüncü yılda yuvasına döndü. Seviyorduk Sergen’i ama kırgındık biraz. Hiç unutmam ısınmak için sahaya çıktıklarında bütün tribün Sergen’i kapalıya çağırmış tek ses haykırmıştı, “Söz ver bize Sergen söz ver bize.”
Neyin sözüydü bu?
‘Bizsiz geçirdiğin yılların acısını bu sene çıkarın mı? Yoksa ben anlamam bu sene bu takımı şampiyon yapın mı?’ Ya da aramızdaki her şeye rağmen kopmayan ince çizginin mi?! Neyse Ne… Bu “Söz ver”in içinde birçok anlam barınıyordu… Ve sevgili Ercan Taner’in “Sergen attı şampiyonluk geldi” repliğiyle yaşanılan muhteşem şampiyonluk öyküsü… Sonra yine gitti. Yorumculuk yaptı. Teknik direktör oldu. Gittiği yerlerde oynattığı agresif futbolla hep gündemde kaldı. Beşiktaş taraftarının da bu minvalde listesine hep tepeden giriş yaptı… Ve gün geldi çattı. Taaaa Beşiktaş taraftarından alacağı tepkiden çekindiği için sahaya çıkmayıp ısındığı koridorlardan Beşiktaş’a teknik direktör olarak geldi bu sefer Sergen…. Gelmesini hep istediğim birisiydi. Ama doğru zamanda mı geldi bilmiyorum. Lakin bildiğim bir şey var ki can-ı gönülden başarılı olmasını istediğim….. Altan ağabeyin ellerinde çıkarttığın, “Pazara kadar değil mezara kadar Beşiktaş’lıyım” flamasını hatırlıyorsun değil mi? Haydi o zaman, yuvana hoş geldin Sergen… Tam 17 sene önce kapalıya çağırıp bağırdığımız gibi bitirelim yazıyı Ve içine bir sürü anlam koyalım… “Söz ver bize Sergen söz ver bize.”
Göztepe maçının tekrarına
Beşiktaş Göztepe’ye yenildi.. Nasıl? Bir hak ediş var mı? Hayır. Göztepe gücü oranında, Beşiktaş eksikleri ve içinde bulunduğu çalkantılı durumla birlikte ortada bir oyun sergilediler. Hatta Burak’ın yüzde yüzleri fişi çekebilirdi bile… Bu duruma göre maçın sonucunu hakemin inisiyatifleri ve kararları belirlerdi. Ne oldu? İnisiyatiften vaz geçtim kararları bile doğru veremedi hakem sn Göçek… Hatta kuralları bile uygulayamadı… Gözünün önünde cereyan eden kural dışı ne varsa sustu. Görmezden geldi ama bir tanesi var ki net “Kural hatası” 2. yediğimiz golün başlangıcı… Açın seyredin, anlatmakla olmaz!!! Biz yönetim hemen itiraz etmeli diye beklerken camiadaki iç dinamiklerin de hemen harekete geçmesini istiyorduk. Guti’yi Eskişehir’de hiç yoktan oyundan atan Bünyamin Gezer bile ‘Kural hatası var, maç tekrar edilmeli’ dedi. Sevgili Metin “Ben olsam itiraz etmem” derken belki takımın kötü oyununu protesto ediş şekliyle konuşuyordu. İsyanı bunaydı… ‘Önce hak et sonra iste minvalindeydi’ belki ama sen de biliyorsun ki sevgili Metin o iş öyle olmuyor. Etrafımız zırlayan insanlarla dolu. Hiç hakkı yokken bile istiyor. Galatasaray susmuyor, F.Bahçe durmuyor. Bak Trabzon, Malatya maçını iptal ettiriyor. Bense hakkımı istemeye çekiniyorum. Niye? Kamuoyu oluşturamadığım için. ‘Sen susarsan ben susarsam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa’ demiş ya şair O hesap… Lafın belini kırarsak eğer sözümüz nettir. Göztepe maçı kesinlikle tekrar edilmelidir…
Genciz bir namlu gibi
Göztepe maçında sahaya Rıdvan diye 18 yaşında pırıl pırıl bir çocuk sürdü sevgili Şenol’la Gökhan…. Hani Rebocho’yla Caner’in oynadığı bölgeye sol tarafa yani… Takır takır oynadı mı? Evet. Sırıttı mı? Hayır. Bilâkis ilk toplara basışı, hızı, pozisyon alması, ataklara yerini kaybetmeden çıkışı(!) Hepsi pozitifti… Sormazlar mı adama ‘Önündeki adamı görmedin de mi Rebocho’ya bir dolu para verdin?’ diye… Tek eksiği Rıdvan’ın özgüvenini yakalaması… O da 3 maç sürer… Niye anlattım bunu? Yönetim duysun diye feyz alsın diye…. Öbür bölgelere de genç oyuncuları monte etsin diye. Bütün bölgelere hem de… Boşuna her önüne gelene para yağdırmasın diye. Menajerleri zengin etmesin diye. Yollayın yabancıları dönün yerliye ve gence… “Genciz bir namlu gibi” diyor ya şair…
Öyle……….
Alen MARKARYAN