Umut Meraş: Beşiktaş ile anlaşmıştım
Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın transfer gündemindeyken sürpriz bir şekilde Fransa 2. Lig takımı Le Havre’ye transfer olan Umut Meraş hem takımı hem de A Milli Takım’daki performansıyla dikkatleri üzerine çekti.
Boluspor’da futbola başlayan, Bursaspor’daki performansıyla 3 büyükleri peşinden koşturan Umut Meraş, para yerine kariyeri için Le Havre’yi seçti. Fransa 2. Ligi ve A Milli Takım formasıyla yükselişe geçen Meraş, önemli açıklamalarda bulundu.
“BEŞİKTAŞ İLE ANLAŞMIŞTIM”
Bursaspor’dan ayrılmadan önce ismin Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe ile anılıyordu dilersen o süreçle başlayalım!
Takım olarak kötü bir sezon geçirdik ancak bireysel anlamda iyi bir sezon geçirdiğimi düşünüyorum. Çünkü alt ligden gelmeme rağmen ilk sezonunda düzenli olarak forma şansı buldum. Ancak Bursaspor’daki başkan değişikliği kaderimi etkiledi. Ali Ay beni bırakmıştı ve Beşiktaş’la anlaşmıştım. Yeni başkan Mesut Mestan gelince bonservis istediler ve Beşiktaş transferim gerçekleşmedi. Fenerbahçe ve Galatasaray’ın da ilgisi oldu. Ancak benzer sebeplerle transferim gerçekleşmedi. Ben de bunu bir fırsat olarak görüp, Avrupa’da oynama hayalimi gerçekleştirdim. Le Havre transferimin uzun ve doğru bir yolun başlangıcı
“PARA DEĞİL OYNAMAK ÖNEMLİYDİ”
Bu dönemde özellikle bir tercihin var mıydı? Yoksa profesyonel olarak mı baktınız?
Türkiye’de büyük bir sol bek sıkıntı var. Ben de kariyerimi planlarken elbette profesyonel olarak düşünüyorum. Maddiyat benim için her zaman ikinci planda. Her zaman kariyer ön plandadır. O çok para vermiş, bu az para vermiş ona bakmam. Daha çok nerede oynayabilirim ona bakarım. Çünkü oynadığımda mutlu olabilen bir futbolcuyum. Bu herkes için geçerli. Bir futbolcu takımında oynamıyorsa mutsuzdur. O yüzden oynayabileceğim bir kulübe gitmek istedim. O dönemde baktığımızda bu kulüpler Beşiktaş ve Fenerbahçe’ydi. Galatasaray’da o dönem üç sol bek vardı. O yüzden Beşiktaş ve Fenerbahçe daha yakındı. Ancak söylediğim sebeplerle transferim gerçekleşmediğinde Le Havre seçeneğini değerlendirdim.
“LE HAVRE BANA ÇOK ŞEY KATTI”
Büyüklerle ismin anılırken Fransa 2. Lig’ine gittin. Kariyerde geriye gitme gibi gözükse de asıl A Milli Takım’da parladığın dönem oldu. Neler söyleyeceksin?
Bu durumu kariyerimde geriye atılmış bir adım olarak görmüyorum. Hayalim her zaman yurt dışında oynamaktı. Türkiye’de büyük bir takıma da gitsem dönüp dolaşıp bu hayalimi gerçekleştirecektim. Buraya gelmeden Paul le Guen hakkında biraz araştırma yaptım. Bursaspor’u da çalıştırmıştı ancak Fransa’daki ağırlığı çok daha fazla. Lyon ve PSG’deki başarıları ortada. Le Havre dışarıdan 2. Lig kulübü gibi görünüyor. Buradaki deneyimlerime de dayanarak rahatlıkla Fransa Ligue 2’nin Süper Lig kulüpleriyle eşdeğer eşdeğer olduğunu söyleyebilirim. Fransa birçok konuda başarılı bir ülke. Futbol da onlardan biri. Kendimi geliştirmek için buraya gelmem gerekiyordu. Farklı bir dil, farklı bir yaşam tarzı, farklı bir futbol anlayışı var. O yüzden Le Havre tercihini yaptım ve bu tercihim bana tahmin ettiğimden çok daha fazlasını kazandırdı2. Lig’deyim ama bana çok şey kattığını düşünüyorum. Burayı basamak olarak görüyorum. Dünyanın çok önemli kulüpleri tarafından takip edilen ve göz hapsinde olan bir kulüpte oynuyorum. Burayı asıl çıkışımı gerçekleştireceğim kulüp olarak görüyorum. Şu an şampiyonluk adaylarından biriyiz. Kısacası her şey çok güzel gidiyor.
“İNGİLİZCE KONUŞUYORUM, FRANSIZCA CEVAP VERİYORLAR”
Kültür ve dil olarak zor bir ülkedesin? Alışma sürecin nasıl geçti? Dil öğrenebiliyor musun?
Orta seviyede bir İngilizcem var. Hem Fransızca hem de İngilizce dersleri alıyorum. Kendimi anlatabilecek kadar Fransızcam var artık. Saha içinde problem yaşamıyorum ama saha dışında esprili ve şakacı bir tarafım var onu gösterebilmek için de Fransızca konuşmam gerekiyor. O seviyeye yavaş yavaş geliyorum. Sıkıştığım yerlerde İngilizceye başvuruyorum. Ama Fransız halkı, özellikle buranın yerel insanları İngilizce konuşmayı sevmiyor. Mesela İngilizce bir şey söylüyorsun, anlıyor ama sana Fransızca cevap veriyor. Bunu çok yaşadım burada. Kendi dilleri onlar için çok kıymetli ve evrensel. İngilizce konuşmak istemiyorlar. Buna saygı duyuyorum. Hem bu durum Fransızca öğrenmemi hızlandırıyor!
Le Havre şehri nasıl? Alışabildin mi?
Kuzeyde bir şehir. İlk geldiğimde çok güzeldi. Sonra birçok günün güneşi göremeden geçtiğini fark ettim. Bu durum biraz zorlasa da alıştım. Havalar Türkiye’ye göre çok soğuk. Le Havre deniz kenarında küçük bir şehir. Fransa’nın en büyük limanı var burada. İşçi ve liman şehri. Saat 10’dan sonra sokakta kimseyi göremezsiniz. Bu benim açımdan güzel. Ben de vaktinin büyük bölümünü evde geçiren bir insanım. Kardeşim Mustafa da burada. Onun burada olması adaptasyonumu kolaylaştırdı. Sahilde yürüyüş yapıyoruz genelde.
“ŞAMPİYON OLMAK İSTİYORUZ”
Lig 2’de geride kalan haftaları, takımı ve kendi performansını nasıl değerlendireceksin?
Saha içi adaptasyonum saha dışına göre daha kolay oldu. İlk maçım Caen maçıydı. Buranın derbisi ve biz maçı deplasmanda 3-0 kazanmayı başardık. Sonra milli takım arası oldu ve döndükten sonra uzun süre maç kazanamadık. 7-8 hafta beraberlikler ve mağlubiyet aldık. Ama son 4 haftada 3 maçımızı kazandık. Gayet iyi gidiyoruz. Hocamızın da katkısı çok büyük. Devre arası bir kaç iyi takviye gelirse Le Havre’nin sezonu şampiyon tamamlayacağına inanıyorum. Bunun için büyük bir disiplin ve inançla çalışıyoruz.
“ERTUĞURUL’UN OLMASI BENİM İÇİN ŞANS”
Ertuğurul da buraya transfer oldu. Bursaspor’dan sonra yine birliktesiniz. Neler söyleyeceksin?
Ertuğrul ile Bursaspor’dayken konuşuyorduk. Aynı dili konuştuğun ve aynı daha önce aynı takımda oynadığının birinin burada olması çok güzel. Saha içinde yine böyle birinin olması beni daha çok motive ediyor. Sonuçta ikimiz de savunmada oynuyoruz. Saha içinde ve saha dışında çok iyi anlaşıyoruz. Daha çok çalışmak için birbirimizi motive ediyoruz. Kısacası ikimiz de birbirimiz için büyük şansız.
“TÜRKLER OLMASA AÇ KALACAĞIZ”
Şehirde Türk var mı? Onların yaklaşımı nasıl?
Çok fazla Türk var. Topkapı diye bir restoran var oraya çok gidiyordum. Şimdi Alanya diye bir yer keşfettim, genelde yemeklerimi orada yiyorum. Süleyman abimiz var. Eğlenceli ve komik. Aynı zamanda bize tercümanlık da yapıyor. Fransa’da kahvaltı kültürü Türkiye’deki gibi değil. Sadece bir kruvasan ve bir kahve ile kahvaltıyı geçiştiriyorlar. Deplasmana gittiğimizde bazen havalimanında kahvaltı yapmak zorunda kalıyoruz. Kruvasan, kahve ve muz var. Bir tane kruvasan yiyorum başka yok mu diyorum? Daha ne yiyeceksin diyorlar. Dedim bu ne? Açlıktan öleceğiz biz herhalde (gülüyor) Genelde evde kardeşim kahvaltı hazırlıyor. Bavulu boş götürüp dolu getiriyoruz. Ayrıca burada Türk marketi var oradan da alışveriş yapıyoruz. Uludağ gazozuna kadar her şey var. Buradaki Türkler yardımcı oluyor. Sürekli yemek yapıp getiriyorlar. Türk insanımız her yerde Türk. Birbirine yardımcı oluyorlar. Dün Süleyman abinin evindeydik. Bizi misafir ettiler ve yemek yedik. Yoksa pizza dönere devam!
“LE GUEN İNANILMAZ İYİ BİR İNSAN”
Paul Le Guen ile ilgili düşüncelerin neler, sana neler kattı?
İlk transfer olduğumda kulüpte o karşıladı beni. O gün çok iyi bir insan olduğunu anladım. Bursaspor’da onunla çalışmamıştım. İlk kez burada çalıştım. Hayatımda gördüğüm en iyi hocalardan biri hem saha içi hem de saha dışı. Saha dışı insanlığı sizi hayret ettirecek seviyede diyebilirim. Kendi arabasını veriyor. Bir şeyini istiyorsunuz hemen veriyor. Sana yardımcı olabilmek için her şeyi yapıyor. Saha içinde de çok iyi. Ağır bir hoca zaten. Fransa’da kendini kanıtlamış bir antrenör. Hepimizin ortak hedefi şampiyonluk! Hepimiz tamamen buna odaklıyız. Bir sinerji oldu burada. Takım ve hocanın hedefleri örtüşüyor. İnşallah sezonu şampiyon olarak tamamlarız.
“FİZİKSEL SEVİYE BENİ ŞAŞIRTTI”
İlk kez yurt dışına çıktın. Saha içinde seni şaşırtan bir şey oldu mu?
Antrenman seviyeleri Türkiye ile aynı. Sadece taktik olarak farklılar. Daha hızlı oynuyorlar. Maçlarda ilk geldiğim dönemde fiziksel olarak zorlandım diyebilirim. İkili mücadelelerde oyuncular çok kuvvetli. Fransa’da önce fiziğe ondan sonra tekniğe bakıyorlar. Ekstra çalışmalara devam ediyorum. Bu sayede istediğim seviyeye günden güne daha çok yaklaşıyorum. Burada beni en çok şaşırtan oyuncuların fiziksel güçleri oldu diyebilirim.
“MİLLİ TAKIM’IN SIRRI ARKADAŞLIK”
Milli Takım’da Hasan Ali sakatlandıktan sonra formayı aldın ve vermedin. İyi de performans sergiledin. Milli Takım süreci hakkında ne söyleyeceksin?
Her çocuk gibi Milli Takım benim de hayalimdi. O şanlı formayı giymek. O forma altında ülkemizi yurt dışında temsil edebilmek. İstiklal Marşı’nı okuyabilmek. Bu benim en büyük hayalimdi. Bunu gerçekleştirdiğim için çok mutluyum. Bu sene de çok iyi bir jenerasyonumuz var. Zaten hep alt yapılarda oynamış arkadaşlıklardan gelen bir jenerasyon bu. Arkadaşlık seviyemiz çok üst düzey. Bunu da sahaya yansıttığımızı düşünüyorum. Zaten neler yaptığımızı herkes gördü. Son dünya şampiyonunu bir kez yenip bir kez de berabere kaldık. Bu ne kadar büyük bir takım olduğumuzu gösteriyor. Sahada bu kadar güçlü olmamızın asıl nedeni bence arkadaşlık seviyesi. Emre ve Burak abinin takıma katkısı da inanılmaz. Özellikle Emre abinin inanılmaz bir mücadele hırsı var. 18 yaşında gibi, inanılmaz bir mücadele seviyesi var. Yakaladığım her fırsatta ondan tavsiyeler alıyorum. Şenol Hocaya bana şans verdiği, arkamda durduğu için minnettarım. Ben de o şansı iyi değerlendirdiğimi düşünüyorum. Milli Takım’da hala çok büyük hayallerim var. İnşallah Avrupa Şampiyonu oluruz ve bayrağımızı en yüksekte dalgalandırırız.
“MİLLİ FORMAYI GİYİNCE İÇİMİZDEN CANAVAR ÇIKIYOR”
Milli Takım’ın savunması çok konuşuldu. Çünkü çok iyi performans gösterdiler. Sadece duran oyunda 3 gol yedik. Senin fikrin nedir?
Zeki Lille’de oynuyor, Merih Juventus’un oyuncusu, Çağlar zaten Leicester’da… Takım olarak defansif anlamda bir bütünlük yakaladık. Avrupa’da edindiğimiz tecrübeleri bir araya getirdik. Savunma oyuncularımızın yaşları da özellikle bir birine çok yakın. İletişimimiz saha içerisinde çok iyi. Savunmamız iyi adapte oldu ve oturdu diyebiliriz. Merih, Çağlar ve Zeki çok başarılı oyuncular. Mert abi de kalede çok iyi. Aslında çok da bir şey anlatmaya gerek yok. Sadece 3 gol yedik ve neredeyse pozisyon bile vermiyoruz. İşin sırrı arkadaşlık diyebilirim. Çünkü arkadaşlık seviyesi çok üst düzey. Bir de o formayı giydiğinizde içinizden başka bir şey çıkıyor. Türkler olarak duygularımızı farklı yaşayan insanlarız. O Milli formayı giydiğinizde içinizden adeta bir canavar çıkıyor! Herkes birbiri için mücadele ediyor. Kimse kendimi ön plana atayım derdinde değil. Yakaladığımız bu başarıyı gruplarda da göstereceğimize inanıyorum.
“İTALYA MAÇI ZOR! ZOR MAÇLARI SEVERİZ”
İtalya, İsviçre ve Galler rakiplerimiz oldu. Nasıl değerlendireceksin?
Zor bir gruba düştüğümüzü düşünüyorum. İlk maç İtalya. Hem de İtalya’da ve açılış maçı. Bence çok güzel bir maç olacak. Bizim takım ve ülkemiz büyük maçları her zaman sevmiştir. Sevmeye de devam edecektir. Ben şimdiden hem burada oynarken hem de o gün oynayacağımız maçları düşünüyorum. O maçta kim oynayacaksa daha önce olduğu gibi elinden gelenin en iyisini yapacağını düşünüyorum. Gruba gelince iki maçımızı da Azerbaycan’da oynayacağız. Sanki Türkiye’de oynayacakmışız gibi olacak. Bu bizim açımızdan avantaj bence. İtalya maçını iyi geçirirsek gruptan çıkacağımızı düşünüyorum.
Hedef ne peki? Bu takım Avrupa Şampiyonu olabilir mi?
Elbette hedefimiz şampiyonluk. Elimizden gelenin en iyisini yapacağız. En son nereye gidebilirsek oraya gitmek istiyoruz. Çeyrek final de olur, yarı finalde, şampiyonluk da. Biz maç, maç olarak bakacağız. Önceliğimiz İtalya maçı. İnşallah ondan sonra gerisinin geleceğini düşünüyorum.
2 Lig’desin ama Fransa Milli Takım’ına karşı oynadın. Takım arkadaşlarının yaklaşımı nasıl oldu?
Asker selamı biraz problem olur gibi oldu ama taraftarlar da artık sempatiyle bakıyor. İlk etapta biraz farklı düşünüyorlardı ama şimdi takım arkadaşlarım gol attığında bana asker selamı yapıyor. Biz orada siyasi olarak değil Mehmetçiğe destek olsun diye selam vermiştik. İlk başta ön yargılı bakanlar bu gerçeği anlayınca bize hak verdi. Dybala da gol atıp Merih’e selam verdi. Şimdi daha sempatik bakıyorlar. Taraftarlar da Umut diye bağırıp asker selamı veriyorlar.
“ŞENOL HOCA BİZE BABALIK YAPIYOR”
Şenol hocayla ilgili düşüncelerin neler?
Şenol Güneş Türkiye’nin en iyi hocalarından bir tanesi. Daha önce Milli Takım, Beşiktaş ve Trabzonspor ile yakaladığı başarılar ortada. Milli Takım’daki başarıya gelince bizim arkadaşlık seviyemizi ayarlayan isim Şenol Güneş. Takımı sonuç olarak Şenol hoca kuruyor. Hem saha içi hem de saha dışında bizi çok yardımcı oluyor. Hocalık değil, babalık yapıyor bize diyebilirim. Çok sevecen ve neşeli, bize tecrübelerini aktarıyor. Biz de bu tecrübelerinden yararlanıyoruz saha içinde. Her maçtan önce inanılmaz analiz yapıyor. Rakibi didik didik edip bize ezberletiyor. O yönüne hayran kaldım zaten. Çok üst düzey bir hoca. Bana da şans verdiği için teşekkür ediyorum. Ben de verdiği şansı en iyi şekilde değerlendirdiğimi düşünüyorum. Daha fazlasını yapabilmek için elimden gelen her şeyi yapıyorum.
“HEDEFİM PREMİER LİG’DE OYNAMAK”
Bundan sonraki kariyer planlaman nasıl olacak. Kulüp seviyesinde hedeflerin neler?
Benim hedefim kalabildiğim kadar yurt dışında kalabilmek. Kendimi daha fazla geliştirmek istiyorum. Ülkemi yurt dışında temsil etmeye devam etmek istiyorum. Bu bana mutluluk veriyor ve güç katıyor. Burada da gayet mutluyum. Bir sonraki hedefim İngiltere Premier Lig. Çünkü İngiltere Ligi’ne aşığım. Hem oyun hem de taktik anlamda çok seviyorum. Bana göre dünyanın en iyi ligi şuan. Hedefim şu an İngiltere’de bir takımda oynamak. Çok çalışıyorum. Her gün kendime sorular soruyorum. Kendimi nasıl daha çok geliştirebilirim diye. Bunun için gayret ediyorum. İnşallah bu hedefime de ulaşacağım. Çünkü ne olursa olsun vazgeçmeyeceğim.
Futbola sol bek olarak mı başladın? Bu bölgede dünyada beğendiğin isimler kimler?
Hayır sol bek olarak başlamadım. Sol açıktım. Aslında bu da bir kariyer planlaması. Çünkü ülkemizde sol bek sıkıntısı var. Ülke de değil aslında dünyada bence sol bek sıkıntısı var. O yüzden sol bek oldum. Boluspor’da buna karar verdim. A2 takımında Cüneyt hoca vardı. “Sol bek olursan futboldan ekmek yersin” dedi. Ben de bir “somun ekmek” gider dedim. (Gülüyor) O yüzden kendimi sola attım. Sol bek sıkıntısı hala devam ediyor. Ben de çok daha fazla çalışarak kendimi geliştirmeye devam ediyorum. Sol önde de oynayabiliyorum. Bursaspor’da bazı maçlarda oynadım hatta iki gol de attım. Ama kendimi rahat ettiğim mevki tabi ki sol bek. Beğendiğim sol beklere gelince ofansif olanları beğeniyorum. Marcelo, Çağlar’ın takım arkadaşı Ben Chilwell kardeşimle favorimiz. Çağlar’a da gidince soracağım nasıl bir sol bek olduğunu. Ayrıca Liverpool’un sol beki Andrew Robertson’da çok iyi onu da beğeniyorum. Türkiye’de ise Hasan abi. Beraber oynuyoruz zaten. Bence Hasan abi de çok iyi bir sol bek.
“EN BÜYÜK SIRRIM: HEDEFLERİM”
Hasan Ali sakatlandığında Milli Takım’da biraz mecburiyetten başka sol bek yok o yüzden oynayacakmışsın havası vardı. Ama performansınla herkesi şaşırttın. Senin sırrın ne? Bunu nasıl başardın?
Benim en büyük sırrım hedeflerim. Bütün gençlere de futbola başlayanlara da bunu kesinlikle tavsiye ediyorum. Hedefimiz varsa bu uğurda çalışırsınız gerekirse savaşını verirsiniz. Hedefime ulaştıktan sonra da kendimi frenlemiyorum yeni hedefler koyuyorum. Bir hedefe ulaştıktan sonra yeni bir hedefe koşan bir insan oldum. Milli Takım hedefim vardı ve gerçekleştirdim. Milli Takım hedefimi gerçekleştirdiğim için orada o bitmedi. Orada şimdi kalıcı olmam gerekiyor. O yüzden daha çok çalışıyorum. Üst üste 4 maç oynadım ve formayı sürekli olarak hak etmeliyim.Ondan sonraki hedefim Milli Takım kaptanlığı ve sonra yine yeni hedefler hep böyle devam edecek.
(fanatik)