Weghorst’a verilmeyen penaltı neden konuşulmuyor?
Akşam yazarlarından Alen Markaryan’ın köşe yazısı
Giresun’ın attığı golde oturduğum yerden çıplak gözle ofsayt dedim, kıpırdamadım bile…
Çizdiler çizgiyi vatandaş ofsayt…
Yerimden kalkmadım…
Yan hakem niye bayrak kaldırmadı?
Ordayım ben?!
Neden insanlar “ofsaytta” olanı konuşuyorlar da,
Bir pozisyon evvel Weghorst’a verilmeyen penaltıyı konuşmuyor?
Daha önce siyahi oyuncunun açık olan koluna çarpan topu mesela…
Niye camia buralarda baskı oluşturmuyor?
Giresun’un atıp sayılmayan golüne bütün hakem yorumcuları ofsayt derken,
Erman Toroğlu neden tersini söylüyor?
Roco ofsaytta gözüksün diye adamın ayakkabısını Arap Kadri’nin yumurta topuk çizmesi gibi 60 santim gösteren zihniyet ortalığı ayağa kaldırırken,
Onyekuru’nun attığı gol sayılsın diye rakibin poposunu
Kim Kardashian’ın poposu gibi büyütüp çizgi çeken sisteme susanlar,
Bir gecede ofsayt kuralı dizayn edenler
Mevzu Beşiktaş olunca illa bir boşluk yaratıp köstek olmaya,
Haksız maç kazanmışız gibi göstermeye çalışıyorlar…
Adamların başkanı bile federasyona algıda…
Bir şey söyleyeyim mi?
İnşallah Giresun’un attığı gol ofsayt değildir
Bir kere de biz böyle kazanalım
Çatlayın patlayın…
TAKILDIĞIM İKİNCİ KONU
Giresun başkanı maçtan sonra çıkıp, Ofsayt sebebiyle sayılmayan golü baz alarak sözüm ona federasyona VAR sisteminden çıkmak istediklerini ileteceğini söylüyor…
Tam pokerci blöfü… Elinde bir şey yok, varmış süsü vererek rest çekiyor…
Yapabilir, kulübünü savunacak tabii… Benim garibime giden birçok Anadolu kulübünün Beşiktaş maçlarından sonra mutlaka bir hır çıkarmaları… Bu konuyu normal karşılayamayan bir tek ben miyim? Ya başkan iyi hoş söylüyorsun da önce sahaya bir baksan demezler mi adama?
Rezil zemin yüzünden iki topçum sakatlandı Ne yapacağız şimdi? Attığım gol var, VAR’dan döndü! Penaltı yapana kırmızı çıkmadı İki bariz penaltım verilmedi Benim penaltım verilse, senin ofsaytla ilgili konuşacağın mevzu yok zaten… Bunları ne yapacağız sevgili başkan…
Lakin empati yapıyorum, ben Giresunlu olsam helal başkan konuş derim, eyvallah İşte ikinci takıldığım noktada bu zaten Bu kadar olay oluyor bizim yönetim niye hiç konuşmuyor?!!!!
CAMİANIN EN NADİDE ÇİÇEĞİ
Beşiktaş camiasının farklı konularda, farklı görüş belirttiği şu günlerde gözden kaçırdığı devasa bir durum söz konusu… Sessiz, köşede kalmış, tek başına…
16-17 binlerden geleni gideni kalmamış… “Akatlar adamı sakatlar” bir cümle halinde duruyor artık…
Bomboş… İnsanları uyutmanın yeni bir metodunu buldular da biz göremiyoruz!!! Bu kesin… Yoksa bu durumlara sessiz kalmak normal değil… Beşiktaş basketbolda neler oluyor!?
Bir sezon evvel Bandırma’dan düşük bir bütçeyle altyapı ve gençleşme yolunda önemli adımlar atan Ahmet Kandemir neden sessiz?
O dönem Alperen’in, Şehmus’un, Ercan Osmani’nin F.Bahçe’den gelen Egehan Arna’nın Sadık Kabaca’nın sergilediği basketbolla övünürken daha büyük başarılara imza atmamız beklenirken, neden hepsi birden satıldı?
O takımdan elimizde kalan bir tek Furkan Haltalı… Neden?
Efes’in Fener’in çok geniş bütçeli takımlarına genç ve dinamik kadroyla kafa tutmayı beklerken, Geçen sene play-offlara bile kalamadık!!! Bu sene ikide sıfırız…
Bu entrikalardan geriye kalan yegâne güzel şey satılan oyunculardan gelen parayla bütün borçları kapamak… Basketbolumuz sıfır borçlu eyvallah ama Bu mudur?
Biraz borcumuz olsun ama her sene kafaya oynayalım Akatlar yetmesin Sinan Erdem’de 15 bine oynayalım daha iyi ve mantıklı değil midir? Beşiktaş basketbol üvey evlat değildir Bilakis camianın en nadide çiçeğidir… Unutanlara hatırlatmak da görevimizdir…
Alen MARKARYAN / Akşam